En Sıcak Konular

Helin Demir

Gündeme Bakış
Helin Demir
11 Mart 2010

Sözde Kürt Liderler



         Araştırmacı gazeteciliğin günümüzdeki önderlerinden Saygı Öztürk, “Apo Olayının Perde Arkası” isimli kitabında Abdullah Öcalan’ın PKK’nın sözde ünlü komutanlarına yönelik değerlendirmelerine yer vermişti. Apo’ya göre lider kadronun önemli bir kısmının son derece yetersiz, kişiliksiz ve askeri yönden zayıf olduğu görülüyordu. PKK içerisinde hiç kimsenin birbirini sevmediği, örgüt içerisinde sevmeyi suç sayan anlayış nedeniyle kadroların da birbirlerinden nefret ettikleri biliniyordu. Bu kez de “Kürdistan Post” sitesinde yayınlanan “Burhan Kemal” imzalı bir yazıda sözde Kürt liderlerin neden diktatörleştiğine ilişkin açıklamalara yer veriliyor.

          Burhan Kemal, bazı Kürt örgütlerinin birbirlerine yaptıkları ve söylediklerinin kelimelere aktarılmasının bile yakışıksız kabul edileceğine, bazılarının düşmandan çok birbirlerine düşman, ağza alınmayan karalamalarla birbirlerini karaladıklarına değinerek, birbirlerini yerli yersiz yerenlerin çokluğundan dolayı doğru söylenilen şeylerin de ayak altına alınarak amacına ulaşamadığından bahsediyor.

          Söz konusu yazıda, PSK (Kürdistan Sosyalist Partisi) ve PKK’nın sözde liderleri Kemal Burkay ve Abdullah Öcalan’ın kaderleri ve yaptıkları ile kişiliklerinin bazı noktalarda kesiştiği belirtilerek, ikisinin yıldızının her nedense bugüne kadar bir türlü barışamadığı kaydediliyor. Burkay ve Öcalan’ın hep birbirlerini rakip ve düşman gördükleri hatırlatılarak, iyi ilişkiler sürdürmüş olsalardı Türkiye’nin bugün karşısında barış görüşmelerini sürdüren güçlü bir Kürt grubunu göreceği kaydediliyor.

          PSK’nın eski lideri Kemal Burkay’ın aktif politikadan çekilip Stockholm’de oturarak yazarlığı politikaya tercih ettiği, anılarına bakıldığında eski yoldaşlarını mezarlarında onların yaşayan eş ve çocuklarını da günlük yaşamda dahi rahat bırakmayacak kadar hayattan dersler çıkarmamışa benzediği aktarılıyor.

          Son günlerde ses getirmeyen Burkay’ın anılarının 1.cildinden sonra 2. cildinin de basıldığına, Burkay’ın anılarında partisinin eski merkez komitesindeki vefat eden ya da şehit olan yoldaşlarına ölümlerinden sonra hiç de yoldaşça olmayan yakıştırmalarda bulunduğu için büyük eleştiriler almakta olduğuna, neden bu kadar hata yaptım diye kendisine sorabilmesi halinde anıların bir şey ifade edeceğine işaret ediliyor. Hiç kimseye güven duymayan Kemal Burkay gibilerin zamanı gelince kendisinin de aynı konuma düşeceğini hesapta uzak tutmamasının gerektiğine, bu konuda sadece lider veya liderleri sorumlu tutarak onları yalnızlaştıranların da en az liderler kadar sorumluluk duymak zorunda olduklarına, Kürt liderleri diktatörleştirenlerin çoğu kez onların en yakın çevresi olduğuna, el oğuşturarak, her denilene evet diyerek yanlış haberlerle liderleri kıskaç ve çembere alan lider çevresinin de en azından hata yapan liderler kadar sorumlu olduklarına dikkat çekiliyor. Kemal Burkay’ın politik olarak yoldaşlarını birer birer mefta haline getirirken bugünlerini de düşünmesi gerektiği, olaylara seyirci kalışı ve sessizliği tercih etmesi, gelecekte politik araştırmalar yapacak olan Kürt bilim adamlarının konusunu teşkil edecek kadar karmaşık olduğu belirtiliyor.

          Kemal Burkay ile Abdullah Öcalan’ı eleştirmenin hem zor hem de çok kolay olduğu, onların örgütünde olup da onları eleştirenlerin ateşle oynamış sayılacakları, eleştiriyi yapanların bir daha iflah olmayacakları, onlara dokunanların artık kendini yanmış bileceği, her ikisinin de eleştirilecek yönlerinin saymakla bitmeyeceği değerlendiriliyor.

          Kemal Burkay ve Abdullah Öcalan’ın benzer yönlerinin bulunduğu, Burkay’ın, kendisi için her an ölüme gidecek olan fedailerini gözlerini kırpmadan harcayabilmiş bir politikacı olduğu, bu konumda olan yoldaşlarını harcarken üzüldüğüne dair hiçbir yerde hiçbir yazısına rastlanmadığı, her zaman ayrılanları veya atılanları suçladığı, etrafında ikinci bir güçlü politikacının yetişip gelişmesine fırsat vermediği, aynı özelliği Abdullah Öcalan’da görmenin mümkün olduğu, her ikisinin de etraflarında kendilerini öven ve hiçbir eleştiri yapmayan bir kitleyi tercih ettikleri, her dediğini yapan ve her istediğini hükmeden liderin zamanla hiç farkına varmadan diktatörleştiğini bile görüp fark edemediği Kemal Burkay’ın bir çok arkadaşını politik olarak ortadan kaldırırken, Abdullah Öcalan’ın politik olarak bitirmenin yanı sıra fiziki olarak da ortadan kaldırmayı sıkça uyguladığı vurgulanıyor.

          PSK ve PKK’nın Kürt halkının kaderine etki edecek kadar bir role sahip oldukları, biri diğerini terörist ve diğer suçlamalarla suçlarken diğerinin de onun elini kolunu bağlayarak işlevsiz bir konuma düşürdüğü, ulusal açıdan her iki Kürt hareketinin kaybederken, en çok kan kaybedenin de aslında Kürt halkının kendisi olduğu ifade ediliyor.

          Sonuç olarak birbirine kuşkulu gözlerle bakan, birbirlerini düşmanların saflarında gören hareketlerin devrim yapamayacakları, birbirlerinin önünü kesen ve birbirlerine üstünlük kurmak için akla hayale gelmeyen sıfatlar yakıştıranların hedeflerine erişemeyecekleri düşünülüyor.



Bu yazı 1,062 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Temmuz 2011 PKK’NIN ŞİDDET KARARI VE BDP’NİN ÇIKMAZLARI
    • 12 Temmuz 2011 PKK VE BDP’NİN PROPAGANDA ARACI: ÇOCUKLAR!
    • 12 Temmuz 2011 BDP’DE SEÇİM SONRASI YAŞANAN RAHATSIZLIKLAR
    • 4 Temmuz 2011 SEÇİMDEN SONRA BDP’DE NELER OLUYOR?
    • 28 Haziran 2011 ÖRGÜTTEN KOPUŞLAR HIZLANIYOR
    • 15 Haziran 2011 SEÇİMDEN SONRA BDP’YE BAKIŞ
    • 12 Haziran 2011 Demokratik Özerklik, Kent Meclisleri, Adalet Komisyonu= Bölücülüğün Kanıtları
    • 7 Haziran 2011 BDP’NİN SEÇİM FİYASKOSU
    • 3 Haziran 2011 TERÖR ÖRGÜTÜNDE BOZUK DÜZEN
    • 25 Mayıs 2011 İMAM KATİLİ PKK
    • 25 Mayıs 2011 PKK-BDP/SEÇİM HİLELERİ-ÇATIŞMALAR-ANLAŞMAZLIKLAR
    • 13 Mayıs 2011 Seçimlere Az Kala BDP'de Neler Oluyor?
    • 9 Mayıs 2011 pkk hizbullah çatışması dinmiyor
    • 4 Mayıs 2011 DANİMARKALI BAKAN: “ROJ TV’Yİ KAPATMAK YARGININ İŞİ”
    • 2 Mayıs 2011 PKK- BDP –HİZBULLAH/GERİLİM
    • 28 Nisan 2011 SÖYLEMLER BAŞKA YAŞANANLAR BAŞKA
    • 21 Nisan 2011 PKK- BDP –HİZBULLAH ÇATIŞMASI
    • 18 Nisan 2011 SALDIRGAN TUTUM SERGİLEYEN BDP KÜRTLERİ NASIL TEMSİL EDECEK?
    • 14 Nisan 2011 PKK’NIN SON YALANI: ÖCALAN’IN KÖYÜ’NE AYRIMCILIK
    • 13 Nisan 2011 TERÖRE HİZMET EDEN SAHTE İMAMLAR

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,818 µs