En Sıcak Konular

GALİP ERDEM

12 Mart 2008 22:46 tsi
GALİP ERDEM Ülkücü Hareket’in fikri ve siyasi gelişiminde büyük katkılar sağlayan Erdem,12 Mart 1997'de Çarşamba gecesi saat 22.10 da Ankara Gazi Hastahanesi'nde vefat etti.

Galip Erdem 10 Mart 1930'da Fındıklı'da ( Rize) doğdu.

Erdem, Fındıklı ilçesinde "Ofluoğlu", adı ile tanınan bir aileye mensuptur. Babası, Rasim Bey, annesi ise Zekiye Hanımdır. Ailenin tek çocuğu olan Galip Erdem, İlkokulu Fındıklı 11 mart ilkokulunda bitirdi. Babasının memuriyeti dolayısıyla, ortaokulu Bitlis ve Siirt gibi farklı illerde tamamladı. Babası Rasim Erdem Narman nahiye müdürlüğüne tâyin edilince, Galip Erdem de Erzurum da lise tahsiline başladı ve 1949 yılında bu liseden mezun oldu.

8 Kasım 1951'de yedeksubay olarak askerlik görevine başlayan Galip Erdem, 31 Ekim 1952'de teğmen rütbesiyle bu görevini tamamladı. 27 Nisan 1953 tarihinde PTT Genel Müdürlüğü Ankara Yenişehir Merkezi'nde ilk memuriyetine adımını atan Erdem, 7 Temmuz 1954 tarihinde memuriyetten istifa etti ve Maliye Bakanlığı Milli Emlâk Genel Müdürlüğünde tekrar memuriyete başladı. 6 Ocak 1955 tarihinde bu görevinden de ayrıldı ve daha sonra da İETT idaresinde takip memuru olarak işe başladı. Ertesi yıl bu görevinden de ayrılarak GlMA TAŞ'ne girdi. Buradaki çalışması da 16 ay kadar sürdü. Bu arada Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 'nden mezun oldu.

Çalışma hayatı:

Galip Erdem, Demokrat Parti'nin son dönemlerinde, 23 Kasım 1959 da Bayındırlık Bakanlığı'nda kısa süre Tevfik İleri 'nin müşavirliğini yaptı.

1 Ağustos 1961'de Tercüman Gazetesi 'inde "Tercüman" imzasıyla ilk fıkrasını yazdı. 1 Ocak.1962'de Yeni İstanbul Gazetesinde fıkra yazarlığına devam etti.

10 Mart 1965'te günlük siyasi Zafer Gazetesinde fıkra yazarlığını devam ettiren Galip Erdem, daha sonra Sabah Gazetesi 'nde yazmaya başladı.

1 Temmuz 1966 tarihinde Millî Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları Müdürlüğü'ne müşavir oldu, 2.Nisan.1969 tarihinde tekrar fıkra yazarlığına başladı ve "Bizim Anadolu" Gazetesindeki bu çalışması, 31 aralık 1969'a kadar devam etti.

Şubat 1971'de MHP fikriyatını savunacak yeni bir gazetenin finansmanına destek temini çalışmalarında bulunmak üzere, Nihat Yazar, Hasan Sami Bolak ve İbrahim Metin 'le birlikte Almanya'ya gitti.. Bu vesile ile Almanya'nın bir çok kentinde yapılan toplantılarda konferanslar verdi. 12 Mart 1971 muhtırası ile birlikte çalışmalarını yarıda bırakan ekiple Türkiye'ye dönen Galip Erdem, Devlet (Dergi) 'sinde bu seyahate ait notlarını "Biz Evropadayken" başlığı altında dizi halinde yayınladı.

Galip Erdem, 31 Aralık 1969'da Başbakanlık Plân ve Prensipler Dairesinde danışman olarak başladığı görevini istifaen ayrıldığı 30 Haziran 1973 tarihine kadar sürdürdü.

Galip Erdem, 1 Şubat 1974 te Ortadoğu Gazetesi 'nde tekrar fıkra yazarlığına başladı. 10 Eylül 1975'te Başbakanlık Müşaviri oldu ve 22 Temmuz 1981 tarihinde Turizm ve Tanıtma Bakanlığı nda Genel Müdürlük Müşavirliği görevi sırasında emekli oldu ve serbest avukatlığa başladı. Mamak'ta görülmekte olan ünlü MHP ve ülkücü Kuruluşlar Dâvasının avukatlığını üstlendi.

1987'de Meray'da (Merzifon Yağlı Tohumlar A.Ş) yönetim kurulu üyeliği, Konya Şeker Fabrikasında denetçilik görevinde bulundu. 1987 yılında Sosyal Güvenlik Eğitim Vakfı Başkanlığı görevinde bulundu.

15 Ağustos 1989'da Namık Kemal Zeybek 'in bakanlığı döneminde Kültür Bakanlığı APK Başkanlığı'nda uzman olarak görev yaptı. .

Ülkücü Hareket’in fikri ve siyasi gelişiminde büyük katkılar sağlayan Erdem,12 Mart 1997'de Çarşamba gecesi saat 22.10 da Ankara Gazi Hastahanesi'nde vefat etti. Cenazesi Cebeci Asri Mezarlığına defnedildi.

Galip Erdem 1966'da evlendi ve 1974'te boşandı. Galip Erdem'in bu evlilikten 1969 doğumlu Bilge Erdem adında bir kızı vardır.

Galip Erdem, Karakedi (1950). Tercüman (1960). Ölçü (1960) Son Havadis (1961), Yeni İstanbul (1962-1963). Düşünen Adam (1962) Sabah (1965), Zafer (1966), Devlet (Dergi) (1969), Töre (1971), Bozkurt (1974), Ortadoğu/(1974), Ocak (1978), Yeni Sözcü (1981), Bakış (1981), gazete ve dergilerinde köşe yazıları, fıkra ve makaleler kaleme aldı.

1958-1960 yıllarındaki Türk Ocakları Merkez Heyetinin yayın organı Türk Yurdu Dergisinin Genel Yayın Müdürlüğü görevinde bulundu.

6 - 7 Eylül olayları (1955) sırasında, Topkapı - Çapa dolmuşunda iken sebepsiz yere içindekilerle birlikte Emniyet Müdürlüğü'ne getirilen Galip Erdem, 45 gün Selimiye Kışlası 'nda gözaltında tutuldu ve daha, sonra suçsuz olduğu anlaşılarak serbest bırakıldı. Bu süre içerisinde 54 kilodan 39 kiloya düştü.. Galip Erdem'in ilk yazısı "Beşsanat" adlı bir dergide yayınlandı. 1948 de yayınlanan şiirinin adı ise "Bayrak" tır.

Yayınlanmış eserleri :

Ülkücünün Çilesi (1975)
Sosyalizm ve Milliyetçilik Üzerine Mektuplar (1975)
Suçlamalar (iki cilt) (1975-1976) Mektuplar (1984)
Galip Erdem'in kitap haline gelmemiş yüzlerce yazısı bulunmaktadır. Ayrıca yayınlanmamış elliye yakın şiiri vardır.
Galip Erdem'in yazılarında kullandığı takma adların bazıları: Bilge Erdem, İlteriş Metin, Elif Bilge, Murat Bilge, Mehmet Rasim, Aptali.

Hakkında Yazılanlar:

Dostlarım, bugün Türk Milliyetçiliği Dâvâsı’nın, kadife gönüllü, mangal yürekli koskoca o Ülkücü Nesli yetiştiren alperenlerinden, “Bilge ve Er Kişi” Galip Erdem’in Hakk’a yürüyüşünün 11’inci yıldönümü. Galip Erdem gibi bir yiğit adamla tanışma şerefine erişmiş, onun ummanlar misali kültür hazinesinden damıttıklarını dinlemiş, okumuş ve istifade etmiş bir fânîyim.

Azîz vatanımızın her bucağından ve gurbet ellerden akın akın gelerek, 14 Mart 1997 günü, Kocatepe Camiî avlusunda cennetmekân Başbuğ Alparslan Türkeş ile beraber cenaze namazını kılan ve tabutu altına giren ülküdaşlarım arasında ben de vardım. Cami’nin kapısından çıkarken elini öptüğüm rahmetli Başbuğumuz, o sıralarda hasta yatmakta olan Kabaklı hocanın sağlık durumunu uzun uzun sormuş, selamlarını ve dûalarını ulaştırmamı rica etmişti. Sanki 27 gün sonra Hakk’a yürüyeceği kalbine ayan olmuşçasına “Evladım, böyle günlerde helâlleşmek lâzım. Hakkınızı helâl edin” demişti. Bilmiyor muydu ki teker teker hepimizin, yetiştirdiği bütün ülkücü evlatlarının ve milletimizin üstünde, tıpkı “Galip Abi”miz gibi,  “Dündar Ağa”mız gibi, “Kabaklı Hoca”mız ve diğer dâvâ adamlarımız gibi çok çok hakkı vardır!.. Acaba onlar, o “Alp Er Tunga” lar, o “Alperenler” bizlere haklarını helâl ettiler mi?..

İşte “vefa adam” İbrahim Metin ağabeyimiz, 11’inci vefat yıldönümü arefesinde yine e-posta kutuma bir mektup düşürdü. Galip Erdem’in, Devlet dergisinin 250 sayısına, kendi adıyla, “Bilge Erdem, Elif Bilge, Murat Bilge, İlteriş Metin” müstear isimleriyle veya imzasız olarak yazdığı 700 yazıyı tek tek taradığını, 250 sayfalık “Galip Erdem’den Seçmeler” kitabının yayına hazır olduğunu haber verdi.
Galip Erdem’in daha önce çıkmış olan Ülkücünün Çilesi (1975), Sosyalizm ve Milliyetçilik Üzerine Mektuplar (1975, Suçlamalar (iki cilt) (1975-1976), Mektuplar (1984) adlı diğer eserlerinin yeni baskıları yapılıyor mu acaba? Keşke milletimizin ümidi olan genç kuşaklarımız bu çilekeş ideal adamının eserlerini okuyup faydalanabilseler...

Düşünüyorum da Galip Abi’nin 1969’dan itibaren Devlet dergisine yazdıklarından, devletimizi yönetenler hisseler alabilselerdi, bugün bu sıkıntılara dûçar olur muyduk acaba?.. İşte Galip Erdem’in o yazılarından İbrahim Metin’in seçtiği özlü cümleler, paragraflar:

Galip Abi’den özlü sözler...

"Hepimizin bildiği, yine de çoğumuzun unutur göründüğü bir gerçeği hatırlatmanın tam zamanıdır. Milletimizin düşmanları, hem sayıca çokturlar, hem de güçlüdürler. Nasıl bir dünyada yaşadığımızı düşünürken, aklımızdan hiç çıkmaması gerektiği halde, düşmanlarımızın varlığını ve gücünü hesaba katmıyor gibiyiz. Unuttuklarımız arasında varlığımızın başlıca şartı saydığımız “MİLLÎ BİRLİK ve BERABERLİK” en başta geliyor."

* * *

"Adları “büyük gazete”ye çıkmıştır. Sırf madde açısından bakılınca, gerçekten öyledir. Çok satarlar, çok kazanırlar; ama sırtından geçindikleri milletin temel dertlerine en ufak bir ilgi duymazlar. Daha kötüsü Türklüğün bütün değerlerini küçümser, yabancı kültür sömürücülüğünün bedava - belki de ücretli -temsilciliğini yaparlar. En fazla önem verdikleri konular arasında filân şarkıcının aşkları ile falan cinayetin hikâyeleri başta gelir. Akıllarının ermediği dâvalara küçücük beyinlerini sokmasalar, yine de bağışlanmaları mümkündür. Yazık ki, çizmeden yukarı çıkıyor, okuduklarına inanmak alışkanlığından henüz kurtulamamış insanlarımızı aldatıyorlar."

* * *

"Türk Milliyetçiliği, ırkçılık temeline dayanan bir dünya görüşü değildir. Başlıca; dil tarih ve kültür anlayışına bağlıdır. Yalnız böyle bir hükümden, milletimizin meydana geliş çağındaki ırki mayamızı ve hele, soy birliğini küçümsediğimiz bir manâ asla çıkartılmamalıdır..."

* * *

"Türk milletinin unutulmaz özelliği güçlüklerin her türlüsüne alışık olmasıdır; hele yalnız bırakıldığı zamanlar, bir granit sağlamlığı içinde kenetlenmeyi bilmesidir. Millî mücadeleyi hangi şartlar altında kazandığımızı, biraz zahmet buyururlarsa sayın (ABD) kongre üyeleri de öğrenebilirler. Üç-beş satılmış bir tarafa bırakılırsa o yiğitlerin torunları olduğumuzun hatırlanmasında sayısız faydalar vardır.
’Şerefsiz yaşamaktansa...’
Gerekirse diğer hizmetlerden kısacak ama Silâhlı Kuvvetlerimizi mutlaka güçlü tutacağız. Türk milleti, tarih boyunca, bir başkasının efendilik taslamasına izin vermemiştir. Değişmedik, yine vermeyeceğiz! Şerefsiz yaşamaktansa şerefle ölmenin güzelliğini öğreten biziz."

* * *

"Vatanın çok sevilen bir varlık olmasına, hattâ kutsal sayılmasına kimsenin bir itirazı yoktur. İnsan, vatanı için en değerli varlığını verir, hayatını feda eder. Vatan uğruna dövüşülür, ölünür. Vatan toprakları, atalarımızın, şehitlerimizin, değeri saydığımız ne varsa hemen hepsinin yattığı yerdir. Mehmet Akif’in söyleyişini dinleyin, nasıl güzel, nasıl içten:  “Evliya yurdu bu toprak, şüheda yurdu bu yer / bir yıkık türbenin üstüne Mevlâ titrer”."

* * *

"Olmaya ki, Türkiye’nin hayrına bir iş yapılsın. Olmaya ki, millî şuurun güçlenmesini sağlayacak bir adım atılsın. Olmaya ki, kendimize dönüş yolunda ufacık bir kıpırdanma başlasın! Düşman kuvvetler hemen harekete geçer, fesat ocakları hemen çalışır. Türk milliyetçilerinin üstüne iftira bombaları yığdırılır. Asla millî olamamış basında yayınlanan haysiyet düşkünü yaveler yetmezmiş gibi, yabancılardan yardım istenir. Amerika’nın bilmem ne gazetesinden veya İsviçre’nin bilmem ne dergisinden seçilmiş aktarmalar görürsünüz! Türk milliyetçiliğine hizmet edenlere aptalca saldırılır, milliyetçi bir davranışı gölgelemek, dünya ve memleket önünde küçük düşürmek için ne mümkünse uydurulur. Dışarıdaki ve içerdeki düşmanların bu konuda mutlak bir ittifakları vardır."

Servet Kabaklı-Yeniçağ (12 Mart 2008)



Bu haber 1,784 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,139 µs