Yesevi' nin Işığında

Bilindiği üzere 751 yılında Talas Savaşı’ndan sonra Türkler İslamiyet ile

tanışmışlar ve bu tarihten sonra da gruplar halinde İslamiyet’e

geçmeye başlamışlardır.Bu geçiş sürecinde tebliğ edici ve öğretici olarak

önceleri Araplar,daha sonra da İranlılar etkili olmuşlardır.Gerek Kur’an-i

Kerim’in ve ibadet dilinin Arapça oluşu,gerekse o dönemlerde Farsça’nın

da hem çok yaygın hem de bilim ve edebiyat dili oluşu nedeniyle; bu

diller Türkçe üzerinde önemli bir baskı kurmuşlardır.Üstelik de o

dönem Türk Aydınları ve entellektüellerinin de Farça’ya karşı

meğilli olmaları Türkçe’nin geleceğini tehlikeye düşürmüştür.Öyle ki o

dönemin  Türkçe yazılan en önemli eserlerinde bile bu dillerin Türkçe

üzerindeki baskı ve istilalaları açıkça gözükmektedir.Türkçe’nin ve Türk

Kültürü’nün can çekişmekte olduğu bu devirde Türkçe’yi kurtarıcı olarak

Hoca Ahmet YESEVİ ortaya çıkmıştır.Onun amacı; henüz Arapça ve Farsça

bilmeyen Göçebe Türk Kavimleri’ne İslamiyet’i öğretmek hem de onların

anlayabileceği öz ve arı Doğu Türkçe Lehçesiyle öğretmek.Aşıklar,halk

ozanları,şairler hepsi bu oluşumu benimsemişler desteklemişlerdir.Öyleki

tekkelerden mezralara kadar,Ortasya’dan Avrupa’ya, Balkanlar’a kadar

Türklerin gittiği,göçtüğü her yerde artık Türkçe hakim olmuş ve Türk

Edebiyatı gelişmiştir.Türkler,birbirlerinden uzak da olsalar ortak paydada

ve ortak kültürde yaşamayı bu sahede başarmışlardır.Bugün bile hala

Ortaasya'da yaşayan Türkler ile aynı ortak kültürü paylaşıyorsak

bunda AHMET Yesevi ve Onun izinden,ekolünden giden

takipçilerinin katkıları inkar edilemez bir gerçektir.

Ahmet Yesevi’nin izinden gidenler,ondan feyz alanlar da bu akımı devam

ettirmişlerdir.Çeçenlerin Şeyh Şamil’den aldıkları manevi gücün bir

benzerini de izcileri Ahmet Yesevi’den almışlardır.Bu durum da asırlar

boyunca Onun ekolunun ayakta kalmasını ve çağına ışık tutmasını

sağlamıştır.

 Din değiştiren her topluluğun,kendi geçmiş gelenek ve görenekleriyle

yeni inanç sistemlerini yoğurdukları bir gerçekdir.Her toplum

kendi kültüründen de değerler taşımaktadır; inanç

sistemlerinde.Ahmet Yesevi’ nin de İslam Dini’nin Türkler arasında

doğru anlaşılmasında ve yaygınlaşmasında çok büyük emekleri

olmuştur ve bu konuda birçokeserler vermiştir.O, çalışmalarında

Kur’an-i Kerim’e ve sünnet temeline dayalı sade Müslümanlık anlayışını

ortaya atmıştır ve bütün çalışmalarını bu yönde yapmıştır.Geçmiş gelenek

ve göreneklerin de yaşayabilmesi için bu kriterlere uygunluğuna ehemmiyet

vermiştir.İşte bu süzgecin sonucunda da Türk İslam Kültürü Anlayışı

meydana gelmiştir.Onun ekolunden gelenler,izinden gelenler ve yetiştirdiği

erenler de kendi dönemlerinde savaşta ve barışta;Türk Diline,Sanatına,Fikir ve Düşünce

Hayatına,İnsanına ve İslamiyete  büyük katkılar sağlamışlardır.Hacı

Bektaşı Veli,Sarı Saltuk,Yunus Emre gibi izcileri de bu yolda dönemlerine

ışık tutmuşlardır.Batiniliğin ve Moğol istilasını hakim olduğu dönemlerde

de fikirleriyle,eserleriyle,halkı yetiştirip biliçlendirmeleriyle  İslamiyete ve

dönemlerine ışık tutucular olmuşlardır.

Günümüzde de İslamiyet’in ve Güzel Türkçemizin her koldan saldırıya ve istilaya uğradığı,inanç sistemimizin,kültürümüzün ,milli birlik ve beraberliğimizin yok

edilmekte olduğu,toplumun büyük bir manevi buhran yaşadığı  bu

dönemde;Ahmet Yesevilerin eksikliği derinden hissedilmekte ve Anadolu'yu

fetret devrinin içinden çıkaran  yeni Ahmet Yesevilerin gelmeleri umutla beklenmektedir.

Sevgiyle Kalın!

Arif Tarakcı