Kur'an'da "Ulûl elbab" olarak geçen "temiz akıl sahipleri" tamlamasındaki temiz aklın, farklı Kur'an meallerinde meselenin özüne vakıf olmak, akl-ı selim, sağduyu, derin kavrayış, gerçek akıl, temiz vicdan, öze ermiş, bilginin ve eylemin özüne sahip olarak tercüme edildiğini görürüz.
Temiz akıl kısaca, derin düşünebilmek, zahirinde kalmayıp batını görebilmek, hikmetli konuşabilmek, doğru ve yanlışı ayırt edebilmek, yaşanan olayları doğru değerlendirip, doğru kararlar alabilmektir. Vicdanının yönlendirmesiyle hareket eden, Allah'a iman eden, O'nu aşkla seven, O'ndan derin bir saygıyla korkan ve O'nun sınırlarını gözeten her samimi insan bu akla sahip olabilir.
Akıl, Allah korkusu ve vicdanı güçlendirme ile doğru orantılı olarak insanın yaşamının sonuna kadar gelişebilir. Allah korkusu insanın vicdanını harekete geçirir, aklını artırır. Bu nasıl olur?..
İçinde derin Allah korkusu taşıyan insan, şeytana ve nefsinin bencil tutkularına karşı her an dikkatlidir ve vicdanını hep diri tutar. Dünyevi korkular insanı telaşa kaptırır, doğru karar almasını engellerken, Allah korkusu insana, ‘doğruyu yanlıştan ayıran bir anlayış’ yani akıl ve basiret kazandırır. Akıl ise imanı derinleştiren önemli bir etkendir.
Allah, samimi olan ve hoşnutluğunu kazanmak için ciddi çaba içinde olan kullarının "doğruyu yanlıştan ayırma" özelliklerini artırabilir. Böylece insan, hem dünyada hem ahirette temiz akıl sahiplerine sunulan ayrıcalıkları kazanabilir.
İnsan temiz bir akla sahip olabilmek için yaşamının amacı, dünya hayatı, imtihan, ölüm ve ahiret konularında derin düşünmeli, hikmetlerini kavramaya çalışmalıdır. Bu soruların cevapları ise Allah'ın insanlığa mesajı olan Kur'an'dadır. Kur'an kapalı kapıları açan anahtardır. İnsan, kafasındaki tüm soru işaretlerini Kur'an'la giderebilir; hatalarını görüp, yaşamının temelini Allah'ın hoşnutluğu temeli üzerine kurabilir. Fıtratına en uygun yaşam şekli budur. Kur'an'ın İlahi ışığının aydınlattığı yola uyması, "İşte bu (Kur'an) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O'nun yalnızca bir tek İlah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır." (İbrahim Suresi, 52) ayetiyle bildirildiği gibi, insanın aklını ve kavrama gücünü geliştirir.
Bu arada şeytan boş durmaz kuşkusuz. İnsanı yolundan alıkoyup boş işlere yöneltmeye çalışır; Kur'an dışı sözler söyleme ve hoş olmayan davranışlarda bulunma yönünde telkinler verir. Ancak Allah'tan sakınan temiz akıl sahibi müminler, "... şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir..." (Araf Suresi, 201) ayetindeki ifadeyle çözümü bilirler.
“Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 191) ayetinde tarif edilen derin düşünen müminler, derin bir kavrayışa da sahip olurlar.
Etrafındaki deliller üzerinde düşünen insan, her şeyin bir varoluş nedeni olduğunu görür, kendisinin de bir amaçla yaratıldığını anlar. İnsan yalnızca Allah’ın evrende yarattığı varlık delilleri üzerinde değil, “Kendi nefisleri konusunda düşünmüyorlar mı?..” (Rum Suresi, 8) buyruğu gereği kendi nefsi konusunda da derin düşünmelidir. Rabb’inden bir ağırlanma olarak O’nun hoşnutluğunu umut eden insan, gün içinde attığı her adımı Allah için attığında, nefsinin bencil dünyevi tutkularından uzak olacaktır.
Dünyanın geçici nimetlerini değil, ahiretin sonsuz nimetleri tercih etmek, üstün bir akledebilme yeteneğidir. Vicdanlı insanlar arınmayı samimiyetle diledikleri için, Kur'an hükümleri doğrultusunda kendilerine yapılan her hatırlatmayı dinler, itaat ederler.
Kur'an akıl sahibi müminleri, "Ki onlar, sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir ve onlar, temiz akıl sahipleridir." (Zümer Suresi, 18) ifadesiyle tanımlar. Mümin, kendisini güzel sözle uyaran kardeşinin kendisi için hayırlı düşündüğüne inanmalı ve güven duymalıdır. "Acaba bu uyarıyı yaparken samimi ve dürüst mü?” gibi şüpheyle yaklaşmak her iki taraf için de ruhen çok yorucudur. Şüphe, sağlıklı düşünmeyi engeller; insan aklı bu tür olumsuzluklara uygun değildir. Temiz akıl sahibi olmaktan alıkoyan şüphe, insanı vesveseye boğar. Karşısındaki insanın Kur'an'a uyması, Allah'ın hoşnutluğu için yaşaması ona güvenmek ve uyarılarına hüsn-ü zan ile bakmak için yeterli olmalıdır.
Güzel söze uyup uymamak arasında bir seçim, mümin için söz konusu değildir. Çünkü en güzel söze uymak, karşılık olarak mutluluk yurdunda sonsuza dek sürecek bir yaşam demektir. Allah'ın dosdoğru yoluna tam olarak uyan, Kur'an hükümlerini bir ucundan değil titizlikle yerine getiren, vicdanına tabi olan ve Rabb'inin sınırları içinde yaşayan samimi inanan insan, temiz akıl nimetiyle ödüllendirilir.
Allah, "Peki, sana Rabbinden indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen kişi, o görmeyen (a'ma) gibi midir? Ancak temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünebilirler. (Ra'd Suresi, 19) ayeti ve diğer birçok ayetle ancak temiz akıl sahiplerinin öğüt alabileceklerini açıklar. Onlar Kur'an ayetlerinden, Kur'an'da haber verilen kıssalardan, gökler ve yer, gece ile gündüz, sararıp kuruyan yeryüzü, yağan yağmur, topraktan çıkan çeşitli renklerde ürünler gibi Allah'ın benzersiz sanatıyla yarattığı mucizeler üzerinde tefekkür eder, öğüt alırlar.
Sonuç olarak; Akıl, pek çok nimet ve güzelliği insanın önüne seren çok önemli bir özelliktir. Akıllı insan olaylardan en isabetli sonucu çıkarır. Hikmetli konuşur, güzel söz söyler; bulunduğu ortamda saygı ve hayranlık uyandırır.
Allah, insanların genellikle alışkanlık gözüyle baktığı pek çok şeyin ardındaki güzellikleri, muhteşem detayları temiz akıl sahibi müminlerin görebildiklerini haber verir. Bu yüzden akıl sahipleri, aynı zamanda güzelliklerden çok daha fazla zevk alabilen ruh derinliğine sahiptirler.
Allah, insanı temiz bir akılla düşünebilecek özellikte yaratmıştır. Temiz akıl, hiçbir yararı olmayan boş düşüncelerden arınmış, gereksiz kuruntulardan uzak, yalnızca Allah'ın hoşnutluğuna odaklanmış akıldır. Aklın, kalbin, ruhun temizinden söz eder Kur'an. Nefsimiz ise kışkırtarak düşüncelerimizi kirletir, sağlıklı düşünmemizi engeller. Üzerimizdeki tek pislik nefsimizin fücuru ise arınmanın ve temizlenmenin yollarını düşünmeliyiz. Olaylara Kur'an penceresinden hayır ve hikmet gözüyle bakar, olumlu düşünür ve her an teyakkuz halinde olursak Allah'ın dilemesiyle temizlenip arınabiliriz.
"Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. "(Bakara Suresi, 269)
Fuat Türker
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle