Umut Günlüğü
Umut Bulut
17 Mayıs 2012
Din ve Mehdi Tartışmalarına Mütevazı Bir Katkı
İnsanlar mı dinden uzaklaşıyor, din mi insanlardan uzaklaştırılıyor? Büyük soru işte budur. Cevabından çok sorunun önem arz ettiği bir durum söz konusu burada
Din budur diyerek hemen hemen herkes kendi ağzını işaret ettikçe din adına bir Babil Sendromu yaşanıyor bu toplumda. Hava da bulanık olunca insanların dini tercihlerini şekillendirmek isteyen çevreler kendilerine göre bir din algısı ve dindarlık tanımı üretiyorlar.
Geleneksel dini yorumlama biçimlerimiz resmi söylem ya da resmi din denilerek paranteze alınınca, din adına istedikleri her aşıyı topluma şırınga etmeleri kolaylaşıyor. Alternatif dinler yedek tanrılar üretiyorlar gerektiğinde kullanılmak üzere
Bir şekilde içi boşaltılıp anlamsızlaştırdıkları İslamın doyuramadığı kitlelere onun yerine Budist kalıntısı/ uzantısı bir takım alternatif diye koyuyorlar.
İnsanlar din adına önlerine bir şeyin konulmasını bekliyor bir heyecan bir ruh katacak bir şey olsun adına ne demiş olursanız olun hiç fark etmiyor. Bu sadece bu günün meselesi de değil tarih boyunca Hıristiyan papazlar kitlelerin önüne büyük büyük yalanlar atmışlar kendi bağlılarını kilisede tutabilmek için. Boşalan kiliseleri yeniden doldurmak için her dönemde kıyamet geliyor diye tarih ve saat vererek kitleleri korkutmak mecburiyetinde kalmışlar.
Durmuş durmuşlar insanlara akla hayale gelmeyecek yalanlar uydurmuşlar. Şimdi bile yok Fatimanın sırrı yok bilmem kıyamet saati gibi aklın mantığın almayacağı ama insanların kolay inanacağı yalanları söylemişler.
Aynı şey günümüz İslami cemaatleri için de geçerli ki müşterisini kaybetme korkusu taşıyan esnaf gibi yeni ve cazip kampanyalar yapma telaşı taşımaktadırlar. Mehdi geliyor geldi gelecek gibi kendi cemaatlerini sık ve düzgün tutabilmeye matuf bir takım çıkışları mecburen yapmaktadırlar. Cemaatin önüne inanabilecekleri büyük yalanlar koymak durumunda kalıyorlar.
Sahih kaynakların içinin boşaltılmasıyla toplum içinde uçtu kaçtı hikâyeler itibar kazanıyor. Bir anlamda geleneğin ortaya koyduğu tatsız tuzsuz ruhsuz hakikat hiçbir anlam ifade etmezken, insanlara heyecan ve umut pompalayan yalanlar insanlar için daha kullanışlı bir hal alıyor. Daha açık ifade edecek olursak hakikatin bayrağını yukarıda tutmak isteyen birinin yapabileceği pek bir şey yok bu saatten sonra.
Geleneğin kendini yeniden üretemediği yerde eski metinler kısa zamanda tüketilip ucuzlatılıyor. Sinema sanatçılarının belli bir zaman sonra yüzlerinin eskimesi gibi karizmatik dini liderlerin de belli bir saatten sonra yüzleri ve sözleri eskiyor anlamını yitirmeye başlıyor. Kitleler yeni ve değişik liderler peşinden hiç sorgulamadan gitme ihtiyacı hissediyor.
Geleneği silsilesi olan oturmuş yerleşmiş bir anlamda kökleşmiş cemaat liderleri etkilerini kaybederken, hiçbir köke ve kaynağa başlı olmayan aniden çıkıp ortalığı sallayıp savuran insanlar rağbet görebiliyor.
Teneke çalan mahallenin delisi etrafına bir kalabalık toplar mı toplamaz mı? Kalabalıkların alkışlıyor olması insanların peşine takılmalarını meşrulaştıracak bir gerekçe olamaz. Kalabalığı toplamak bir anlamıyla lazımdır ama dini bir meşruiyet için kâfi değildir.
Mehdi geldi geliyor gibi sapır saçma iddiaların ne dini ne entelektüel anlamda anlamlı bir karşılığı yoktur. Bu insanlar bu türden saçma sapan şeylere neden inanabiliyor diye şikâyet etmek yerine galiba kendimize bir büyük soruyu sormamız gerekiyor. Bunun yerine biz ne koyabiliyoruz?
Bu yazı 1,643 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
8 Ağustos 2016
Fetö/PDY Yahut Dilenci Mafyasının çöküşü
-
4 Şubat 2015
Cübbeli Yahut Çelik Çekirdek
-
1 Kasım 2014
Gavura gavur denmeyecek
-
17 Nisan 2014
Karizmatik Lider Kıtlığı
-
8 Nisan 2014
İmam Şafii Camii İçin Kitap Bağışı Talebi
-
5 Aralık 2013
Cemaat: İtibar ve masumiyet aşınması
-
21 Ekim 2013
F.G:Kutsal Sürgün yahut Cem Sultan Sendromu
-
25 Mayıs 2013
“Diyanet ayıplı hadisleri ayıkladı!”
-
12 Nisan 2013
Türk toplumunda Kürt nefreti
-
16 Haziran 2012
Bir vicdan bayrağı: Bülent Yıldırım
-
17 Mayıs 2012
Din ve Mehdi Tartışmalarına Mütevazı Bir Katkı
-
7 Mayıs 2012
Tarihin Yatak Odası
-
27 Mart 2012
Kurtlar Vadisinde neler oluyor?
-
26 Şubat 2012
Erbakan hırsız mı?
-
19 Şubat 2012
Genç imamlar rahatsız
-
17 Ocak 2012
Baydı artık Şu Hrant muhabbeti
-
15 Kasım 2011
''Dünyanın Memesinden Din Bahanesiyle Süt Sağanlar''
-
21 Ekim 2011
Top sakal bırakmak Firavun adetidir
-
11 Eylül 2011
''Erkek'' Bir Şair: Olcay Yazıcı
-
18 Temmuz 2011
Yerleşmek/ yerlileşmek
Yorumlar
+ Yorum Ekle