En Sıcak Konular

Üzeyir Lokman Çaycı

Varoluş Üçgeni
Üzeyir Lokman Çaycı
28 Temmuz 2012

Sözün gittiği yer!



Bir zamanlar halka kendisini «Vekilî» diye tanıtan bir şair Aksaray'da herkesin sevgisini kazanmış... Her hafta, cumartesi günleri ilçenin "çeşme meydanında" kendi yazdığı şiirlerden okurdu.  Orada okuduğu duygusal şiirler adeta günlük hayata girmişti.  O şiir  okurken gözyaşlarını tutamayanların çokluğu da ona gösterilen ilgiyi adeta körüklemişti.
Cumartesi günlerini dört gözle bekleyenler birbirlerine « çeşme meydanı şairini dinlemek için gidiyorum » diye önceden hatırlatmalar yapıyorlardı.
O şiir okuma işini yıllarca sürdürmüş, her şiir okuyuşunda şapkalarını ellerine alanlar onu ödüllendirmek için orada bulunan halktan para toplayarak ona sunmuşlar... Şair Vekilî'ye verilen paraların çokluğu da şiirleri gibi dillere destan olmuş! Onu merak edip Bor'dan, Niğde'den, Nevşehir ve Kayseri'den gelenler de oluyormuş...

Günün birinde Şair Vekilî, toplanan paraları aldıktan sonra halka : «Siz beni anlıyorsunuz... Değer veriyorsunuz. Gözyaşlarınızla şiirlerime duyduğunuz ilgiyi göstermeye çalışıyorsunuz. Gelin görün ki evdeki anamdan ve erkek kardeşimden  sizin bana gösterdiğiniz ilginin zerresini dahi göremiyorum.»

 

Ona hayranlık duyan bir öğrenci söylediği sözlere ve ailesiyle ilgili sitemlerine bir anlam verememişti. Şair Vekilî'nin şiir okumaya geldiği bir gün onun sözleriyle ilgili yerinde araştırma yapmak için annesiyle ve kardeşiyle görüşmek üzere yola koyulmuştu.  Çevredekilere sora sora evlerini bulmuş. Dış kapıyı hafifçe aralayınca kapı üzerindeki çıngırak  sesiyle, kendi yaşındaki bir genç onu karşılamış. O : «Adım Nazmi… Öğrenciyim. Şair Vekilî'nin bir hayranıyım. Herhalde burası onun evi?
 
Şair Vekilî'nin kardeşi Cemalî,  «Evet... burası onun evi... Ben kardeşiyim.» demiş.
Nazmi, «Geçen gün şiir okuduktan sonra toplanan paralar kendisine sunulurken efkârlandı ve sizinle ilgili halka sitemde bulundu… Yani halkın kendisine gösterdiği ilginin zerresini dahi sizden göremediğini söyledi. Ben ise kelimeleri mısralara hünerle taşıyan bir şairin bu açıklamasını çelişkili buldum. Daha doğrusu ona yakıştıramadım. Bu sebeple sizin görüşünüzü almak için buraya geldim. Annenizle de görüşmek istiyorum.» demiş.
Cemalî onu annesinin yanına götürmüş.  Nazmi, niçin geldiğini Şair Vekilî'nin annesine de anlatmış... Safinaz Hanım onu dikkatlice dinledikten sonra cevap vermiş :«Vekilî  yazdıkları ve okuduklarını kendi içinde yaşatmadığı için adeta boşlukta. Haketmediği ilgiyi göstererek onu eritmek de istemiyoruz. Yani yazdıklarını yaşamasını bekliyoruz. »
Nazmi, « Sizin onun üstünde bir değerlendirme seviyenizin olduğunu anladım. O halde neden sizden şikayetçi?» diye sormuş...
Safinaz Hanım,  «Ah evlâdım onu bir çok kez uyardım. Halk senin okuduklarına, yazdıklarına bakarak sana ilgi gösteriyor. Yani senin yaşayışına  ve iç dünyana bakmadan bir değerlendirme yaparak seni alkışlıyorlar, bu ise seni yanıltıyor... dedim. » demiş.
Nazmi : «Herhalde şiirlerinin onun gerçek dünyasını yansıtmadığını söylemek istiyorsunuz?..»
Safinaz Hanım : « Evet evlâdım, bak nasıl güzel özetledin? Kalabalıklar, gerek siyasetçilerin, gerekse insanların geri planlarına hiç bakmıyorlar... Söylenilen sözlerin, okunan şiirlerin gerçek anlamIarını bilmeyenler karşılarındaki kişileri sorgulamıyorlar... İki yüzlülük ve kıskaçlık gibi insana yakışmayan özellikleri olan bir şair özlü bir şiir yazamaz! Halkın dertleriyle, insanların sorunlarıyla, kendi kusurlarıyla ilgilenmeyen böyle bir kişinin şiirleri ne kadar gerçekçi olabilir? Unutulmamalıdır ki, yalan üretenler güven tüketirler... İnsanların adaletsizliklerle, hukuksuzluklarla, ahlâksızlıklarla örülü, dışa bağımlı, ruhsuz bir siyasetle bezdirildiği, baskılarla sindirildiği, zulümlerle çökertildiği bir dönemde meydanlarda içi boş şiirler yazıp okumak marifet değil... Her devrin adamı olma sıfatıyla, haksızlıkları görmezlikten gelerek, hayattan ya da insanlardan alkış, taltif, makam ve para bekleyenler zamanla mutlaka kişiliklerini, onurlarını, inançlarını ve dinlerini kaybederler.»
Nazmi : « Yani?... »
Safinaz Hanım : «Babaları Güllüce Meydan Savaşı'nda şehit düştü... Maddi durumları iyi olan ailelere çorap ve yelek örerek kazandığım paralarla iki oğlumu büyüttüm. Yani onlara hem annelik, hem de babalık yaptım. Onların kusursuz ve mükemmel birer insan olmaları için usanmadan elimden gelen gayreti gösterdim.
Eğer  duyguları dayanaklı, sevgisi doğal, sözleri içten olsaydı, bize daha çok yakınlık gösterir ve halka şikayet etme gibi bir duruma düşmezdi. Onun bizi halka şikayet etmesi dahi onun içinde bulunduğu karanlığı gösteriyor.  Ama ben her iki oğlumu da kusurlarına rağmen çok seviyorum. Zamanın ve şartların her ikisini de mükemmelleştireceğine inanıyorum. »  cevabını vermiş.
 
Aksaray, 13.03.2011
 
Ne dediler? 
 
¤  26 Temmuz 2012
Konu :  Sözün gittigi yer!
 
Ders verici bir paylaşım olmakla beraber,
annenin sözlerine kısmen katıldığımı söylemek
zorundayım.Zira ben de inanıyorum ki fikre ne
ekilirse zikir o olur.İnsanların yabancı olduğu
duygularla dinleyenleri etkileyebiliyorsa gerçeklik
payının sahteliği tartışılır diyorum.
İnsana irdeleme fırsatı veren bu paylaşıma
tebriklerimi yolluyorum.
 
suzan kuyumcu 
http://edebiyatgalerisi.net/2012/07/sozun-gittigi-yer.html/

 
Nerede yer aldı? 
 
http://manavgathaberi.com/sozun-gittigi-yer#more-40152
http://www.borhaber.net/sozun-gittigi-yer-makale,1609.html
http://edebiyatgalerisi.net/2012/07/sozun-gittigi-yer.html/
 
Selam ve sevgilerimle.
 
Üzeyir Lokman ÇAYCI 
Concepteur industriel - Architecte d'intérieur
İç Mimar – Endüstri Tasarımcısı
55, rue Louise Michel
78711 Mantes la Ville
FRANCE
 
 
http://www.artmajeur.com/serap/

 

Resim :  Üzeyir Lokman ÇAYCI

 

 



Bu yazı 1,672 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Mart 2016 Harem Konusu
    • 12 Şubat 2016 Ordu ve siyaset
    • 16 Ocak 2016 Muhalefet partileri nasıl şekillendirildi?
    • 31 Ekim 2015 Seçimler Ve Türkiyemiz
    • 3 Eylül 2015 Tilki
    • 22 Ağustos 2015 Öfkenin Bir Ucu
    • 25 Temmuz 2015 Ah Ahmet Vefik Paşa Ah!
    • 12 Temmuz 2015 AKP'li yöneticilerin suç ve günah işleme özgürlükleri
    • 8 Aralık 2014 Geçmişteki zulüm tezgahı bu kez AKP tarafından kuruldu!
    • 12 Kasım 2014 Eğitim Sisteminin Ve Ahlakın Çürütülmesi İçin
    • 9 Ağustos 2014 Kime oy vereceğiz ?
    • 25 Haziran 2014 Atatürkçesine
    • 20 Ocak 2014 Onu susturun!
    • 20 Aralık 2013 AKP yöneticileri ve dindar gençlik SAFSATALARI
    • 2 Aralık 2013 Aynadaki Adam
    • 19 Kasım 2013 İstanbul
    • 11 Kasım 2013 Atatürk Ve Ayhan Baran
    • 20 Ekim 2013 Evet Tayyip dünya lideri!
    • 30 Ağustos 2013 İstiklali olmayanın istikbali olamaz!
    • 3 Temmuz 2013 Hıyarname

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,293 µs