25 Mayıs 2013

“Diyanet ayıplı hadisleri ayıkladı!”

Amerika’nın eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman’ın siparişi üzerine İslam dininin ana omurgalarından biri olan hadis-i şeriflerde ayıklama yapılmak istenmektedir. Hadislerin Büyük Ortadoğu ve ılımlı İslam ojesine uydurulması için başlatılan bu çalışma nihayete ermiş gibi gözüküyor. Şimdi ise yavaş yavaş PR çalışması yapılmakta… Özetle Yahudi ve Hıristiyanları aşağılayan kadın konusunda çağa uygun düşmeyen hadisler kitaplardan çıkarılacak yerine suya sabuna dokunmayan light bir hadis kitabı çıkarılacak insanların önüne konulacak… Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden yürütülen bu çalışmanın geniş toplum kesimlerinde ve İslami kamuoyunda nasıl bir yankı bulacağını önceden kestirmek hiç de güç değil, bakacağız göreceğiz. Hadisi şerifleri ayıplı ve ayıklı diye iki kategoriye ayıran bu tasnif hareketi toplum nezdinde bir tahrif hareketi olarak damgalanacağından hiç kimse kuşku duymasın... Kime ve neye hizmet ettiği açık seçik çırılçıplak belli olduğu için, ne kadar kozmetik tedbirlerle toplumun önüne getirilirse getirilsin sonuç bir fiyasko olmaya mahkumdur. Çünkü hepimiz alenen biliyoruz ki bu projeyi arkadan sufle eden karanlık ve kirli bir merkez var. Karagöz oynatır gibi İslam ulemasını ellerinde oynatabileceklerini zannetseler de bu hiç de düşündükleri kadar kolay olmayacaktır. Peygamber Efendimiz Sellallahu Aleyhi Vesellem: ‘’Size iki emanet bırakıyorum biri Kur’an biri sünnetim’’ dedikten sonra bu iki emanete sıkı sıkıya sarılmak bütün ümmetin en birinci vazifesidir. Diyanet alimleri bu kadarını da bilmeden, bile bile lades olmamalıydı ama maalesef dikenli ve kirli bir yola girmiş bulundular bir kere… Ayıplı dedikleri hadisi şeriflere artarak ve güçlenen bir ilgiyle, tabiri caizse dişleriyle tırnaklarıyla sarılacak çok büyük bir entelektüel kitle bulacaklar karşılarında… Ortadaki iş masum ve makul bir kalıp içinde sunulsa da İslam dini ve Müslümanlar adına bir zillet görüntüsü vermektedir. En basit ifadesiyle bu çalışma yerli ve milli bir çalışma değil. ‘Gavur’dan siparişle dini metinlerde oynamalar yapmanın hiç de masumane açıklamaları olamaz. Bu tutum an nazik ifadesiyle bir utanç bir garabet bir işgüzarlık örneğidir. Kendi dinlerini bozup tahrif eden o kara eller şimdiyse İslam’a bulaşmak istemektedirler. Böyle bir tahrifatın Diyanet İşleri Başkanlığı adına çok ağır neticeleri olacaktır. Her şeyden önce Diyanet İşleri Başkanlığı bu projeyle toplum nezdinde asla tamir edilemez, yamanmaz, yapıştırılmaz bir şekilde itibar kaybına uğrayacaktır. Bu durumu fırsat bilecek çeşitli tarikat ve cemaat çevreleri, Diyanet İşleri Başkanlığını ve cami imamlarını çok kolay ve ucuz bir biçimde toplum vicdanında mahkûm edecek, dolayısıyla sözlerine itibar edilmez insanlar konumuna düşürülecektir. Hiç olmadı mı bu durum bu ülkede bakın en bariz örneği, televizyon ekranlarına çıkarılıp medya maymununa döndürülen ilahiyat profesörlerinin durumuna bir bakın, dini kamuoyunda kim onların sözlerine itibar ediyor. Bu projeyle Diyanet hocalarını da aynı akıbet beklemektedir. Evlerde dergahlarda bunlar sakız gibi uzatılıp konuşulacaktır hiç şüpheniz olmasın. Camiyi ve imamını itibarsızlaştırıp devreden çıkardığınızda esnaf sohbetleri yapan kendi hiyerarşisini oluşturmuş, paralel dinler kurmuş bir takım din tüccarlarına, yani sahte hocalara, sahte şeylere ve sahte mehdi taslaklarına hiç de hak etmedikleri avantajlar sunarsınız. Yani meydanı onlara bırakırsınız. Ayıplardan ayıklanmış bu yeni hadis kitapları evlere ve camilere sokulmamalı, bürokratik mecburiyetle dayatılırsa da demirbaşa kaydedilip üzerleri kara bir örtüyle örtülüp cemaatle buluşturulmamalıdır. Bu konuda başta şuurlu imamlarımıza çok büyük bir görev düşmektedir. Umut ediyorum ki herkes kendi payına düşen cevabı cami kürsülerinden alacak hiç şüpheniz olmasın.

Bu yazı 2,524 defa okundu.