En Sıcak Konular

Nurullah Aydın

Zulmetten Aydınlığa
Nurullah Aydın
19 Eylül 2013

Siyaset ve Dönüşüm



Toplumda siyaset, politika, iktidar, rejim, değişim dönüşüm kavramları her kesime göre anlam kazanıyor.
 
İktidar veya muhalefet yanlılarının kavramlara yüklediği anlamlarda farklı.
 
Siyaset, Arapça bir kelime, esas anlamı at terbiyesi (seyis kelimesi de buradan geliyor), daha sonra ceza anlamında kullanılmıştır. Örneğin siyaset-i amme, kamusal güvenlik ve düzen için alınan cezai tedbirler veya siyaset-i hassa, suçlulara verilen cezalar anlamındadır. Bunlara ek olarak, Osmanlı’da bir de devlete mensup kişilere verilen idam cezasını ifade etmiştir.
 
Padişah, idam ettireceği kişi için siyaset oluna derdi. Yani siyaset, çok dar bir grup tarafından düzeni sağlamak için uygulanan cezalardan başka bir anlama gelmez. Siyasetin ibretlik olması da, halkın tamamen devredışı olduğunun göstergesidir.
 
Osmanlı, 18. yüzyılın sonundan itibaren batılılaşma sürecine girince, politika kelimesiyle karşılaşmış ve bu kavramı siyasetle karşılamıştır. Ama Batılı kavram çok farklı anlamlara sahiptir. Bu kelime, özü itibariyle topluma ilişkin sorunların yurttaşlar tarafından çözülmesi demektir. Yani toplum gerekir, yurttaş gerekir ve yurttaşların bilinci gerekir. Oysa Osmanlı’da her şey padişahta bittiği için, bunların hiçbiri yoktur.
 
Günümüzde yaklaşımda değişiklik olmadı. Siyaset/politika konusunda; duyarsız ve bilgisiz bir kalabalık olmayı sürdürüyorlar.
 
Siyaset; belli bir ereğe varmak ya da yurt işlerini yürütmek için tutulan ölçülü yol, anlamına gelmekte.
 
Bu ülkede siyaset hâlâ politikanın anlam içeriğine ulaşamadı ve dar bir profesyonel grubun işi sanılıyor. Halka da bu dar grubun kararlarına maruz kalmak ve buna razı olmak düşüyor.
 
Siyaset yapanlar, tarafsız ve adil değiller. Siyaset adil ve tarafsız değil. Onlara göre siyaset, bir azınlık tarafından sürdürülen ve müdahale edilmemesi gereken, taraflı ve adil olmayan ne yaparsa yapsın hesap vermeyen bir alandır.
 
Ama politika, bütün yurttaşların işidir, bir uzmanlık alanı değildir, hele bir meslek hiç değildir. Her yurttaşın, hava, su, gıda kadar gerekli bir ihtiyacıdır. Parlamentodakiler, kendilerine ait bir gücü değil, bize ait bir yetkiyi vekâleten kullanırlar. Ama vekillerin taraflı ve adil olmama olasılıklarının yüksekliği yüzünden, onları hukuka denetlettiririz ve hukuk da Türk Milleti adına karar verir. Ayrıca siyaset; yasama, yürütme ve yargıdan oluştuğu için, hükumetin/yürütme ne kadar siyaset yapma hakkı varsa, yargının da o kadar vardır.
 
Seçilenler; kendilerini muktedir zannederlerse, ki zannediyorlar, hukuka ihtiyaç daha da artar.
 
Bir kesime göre muhteşem bir dönüşüm yaşanıyor. Yeni bir ülke, yeni bir devlet, yeni bir cumhuriyet şekilleniyor. Olan bitene dair yandaşlarının yaptığı yorum budur.
 
Muhteşem olan ne? Suç işleme oranı artıyor, tecavüzcüler, hırsızlar dışarıda aramızda...
 
Olan biten ne olarak sunuluyor? Askeri vesayet kalkıyor. Demokrasi yerleşiyor. Sivilleşiyoruz. Yani rejim değişiyor! Gerçekten öyle mi?
 
Eskinin bozuklarını; kullanarak, kotararak, ekleyerek ve bozarak yığınların zihin algısını yönetebilir ama sahici bir dönüşüm yaratılamaz.
 
Diyorlar ki; 'Halkının ezilmediği, horlanmadığı, öldürülmediği bir cumhuriyet olacak burası...' Kulağa ne de hoş geliyor. Gerçekten de olmalı.
 
Değişim dönüşüm süreklidir. Toplum dinamizmi devlet yönetiminde de yansımak zorundadır. Yönetimi eksikliklerden arındıracak olan da, toplumsal beklentilerdir. Gerçekten ihtiyaçsa bu zaten kendini dayatacaktır. Bu toprağa ait olmayan reçetelerle, dayatmalarla olmaz.
 
Günün Sözü: Elde ettiğine hemen sevinme sonra hayal kırıklığında yıkılırsın.


Bu yazı 1,202 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ekim 2018 İKTİDAR SAVAŞI VE PROPAGANDA
    • 9 Ekim 2018 SİYASAL/EKONOMİK ŞEKİLLENDİRME
    • 1 Ekim 2018 ABD-NATO VE TÜRKİYE
    • 4 Aralık 2017 ÖVÜLENLER, ELEŞTİRENLER, SUÇLANANLAR KİM NE?
    • 29 Ağustos 2017 Mikrodalga ile Beyin Kontrolü
    • 21 Ağustos 2017 Kimler Neleri Tartışıyor
    • 14 Ağustos 2017 Egemenlik Duygusu Stratejik Aldatma ve Yanıltma
    • 7 Ağustos 2017 Sinsi Hainler ve Robotlaştırılanlar
    • 31 Temmuz 2017 Mürteciler Yobazlık ve Kimlik Parçalanması
    • 24 Temmuz 2017 Sapkın İslamcı araplarçıların Çığırtkanlığı
    • 17 Temmuz 2017 Ders Almasını Bilmek
    • 10 Temmuz 2017 Güveni İstismar Edenler
    • 3 Temmuz 2017 Kirletilen Solan Adalet
    • 29 Haziran 2017 Küresel Odaklar ve Türkiye
    • 19 Haziran 2017 Çığırtkanlar Güven ve Umut
    • 12 Haziran 2017 Yalan Rüzgarı, Kin, Nefret Fırtınası
    • 5 Haziran 2017 Vahhabi Selefi Haşhaşiler Zihniyeti ve Türkiye
    • 29 Mayıs 2017 Bilgi Algı Medya Hukuk
    • 22 Mayıs 2017 Duyarlı Olmak Ama Neden Nelere?
    • 15 Mayıs 2017 Kuklalar Görevliler ve Karar Vericiler

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,560 µs