Umut Günlüğü
Umut Bulut
5 Aralık 2013
Cemaat: İtibar ve masumiyet aşınması
Olcay Yazıcı hizmet hareketini tarif ederken dışarıdan şişirilen bir balon diye tarif ediyordu. Şimdi bu balonun havası sönmeye yüz tuttu ya da bir darbeyle patlayacak. Peş peşe büyük hatalar yaptılar. Kaybetmeyi göze alamayacağı çok şeyleri olduğu için de yeni hatalar yapmaya gebeler. Umuma el attıkları için umumu kaybetmeye mahkûmdurlar. Başbakana cepheden saldırmakla kendi sonlarını hazırladılar.
Şimdi zirvedeki bir cemaatin muhteşem yalnızlığına şahit olacağız. Din alanı içinde kalmayıp bir iştahla dünyaya saldırmaları, toplumun gözünde bir masumiyet aşınması yaşamalarına sebep oluyor. Derin devletten daha güçlü bir biçimde derin millet her şeyi en ince ayrıntısına kadar takip ediyor ve hükmünü icra ediyor.
Tartışmalar alevlendikçe cemaat dişini ve karanlık kanlı yüzünü göstermek mecburiyetinde kalıyor bu da toplumun gözü önünde olduğu için Tayyip Erdoğan bu kavgadan bir kahraman gibi yükseliyor. Cemaat bu kavgalardan her halükarda zararlı çıkacak, hak etmediği bir biçimde devlet içinde kadrolaşma şansını yakalamıştı onu bir kere baştan kaybedecek.
Cemaati destekleyen ama çekirdekten nurcu olmayan bir takım işadamları hükümetle ters düşmemek için reklam, bağış ve öğrenci bursları gibi bilumum bağışları kesecek
Cemaatin kurduğu ortak havuza akan paralarda ciddi bir düşüş görülecek. Bu telaşla cemaatin ağabeyleri hırçınlaştıkça kaybedecek daha çok kaybedecek bakınız Cem Uzanın akıbeti
Cem Uzan da cepheden saldırdı cevabını sert bir biçimde aldı, o gün rakipleri Sabancı ve Koç gurubu Uzan gurubunu harcadılar, harcattılar. Şimdi cemaat hükümetle ters düştü diğer İslami cemaatler bu işe ne diyecekler görecek ve bakacaksınız bütün diğer cemaatler Gülen gurubunu harcayacak, harcatacaklar.
Sebebine gelince Gülen cemaati hiç de hak etmediği bir hızla çok büyüdü ve herkesin elindeki pastayı gasp etti. Kadrolar, müritler, zengin esnaf ve işadamları Gülen gurubuna itibar ettikçe diğerleri içten içe kaynadı. Nakşi, Kadiri ve irili ufaklı diğer guruplar bu fırsatı iyi değerlendirip Tayyip Beyin arkasındaki yerlerini pozisyonlarını almaya çalışacaklar. Yani Gülen cemaatini göz göre göre harcayacaklar
Hükümette itibarı kalmayan bir cemaatin toplumda da itibarı kalmaz. İsmet Özelin dediği gibi halksa kalam onu kala kılan benim Cemaatin bir itibarı var idiyse bu hükümete yakınlığından kaynaklanıyordu. Şimdi hükümet, cemaati kurtların önüne attığında göreceksiniz herkes bir parçasını koparmaya çalışacak.( Ergenekoncular, balyozcular Erbakancılar, cemaate diş bileyen ve alınmamış intikamı olan herkes)
Millet en basit ifadesiyle gördü ki dertleri İslam değil menfaatleri. Bu saatten sonra hem itibarları aşındı hem masumiyetleri
Cemaat için tek bir çıkış yolu var Tayyip Erdoğanın iradesine boyun eğmek itaat etmek yoksa elindeki pek çok şeyi kaybeder ve bunları göze alamazlar. Peki bu nasıl olacak cemaat denilen hizmet organizasyonu içindeki zehri kusacak kusmalıdır.
Öncelikle Önder Aytaç, Emre uslu, Şahin Alpay, Mehmet Altan Mehmet Eymur, Mehmet Baransu gibi arkası karanlık adamları içlerinden tasfiye etmeliler. Kitabın ortasından konuşacak olursak istihbaratla değil ilahiyatla ilgilenmeliler. Başlarını nasıl bir belaya bulaşırmışlarsa bir türlü bu sarmaldan çıkamıyorlar.
Bakın eğer Tayyip Beyin şemsiyesi altında olmasalar onları kurtarabilecek hiçbir şey yok bu topraklar üzerinde. Görecek bakacaksınız çok ah aldılar çok düşman biriktirdiler. Ergenekon balyoz gibi pek çok davanın faturası üstlerine kalacak. Çok başları ağrıyacak bu saf Anadolu çocuğu nurcuların. Nurcu gelenekten gelen köy çocukları bu türden kavgalara hazırlıklı değil, arkalarında kendilerini sufle eden derin bağlar çok da güvenilir bağlar değil adamı göz açıp kapayana kadar satarlar.
Bir örnek verecek olursak Gürcistan örneği önümüzde duruyor Rusya bastırınca herkes susupus oldu kimse sahip çıkamadı Gürcistandaki turuncu devrimcilerine. Cemaati sufle eden derin oluşum (İsrail Amerika derin odaları)çok da vefalı değildir. Biz bize kaldığımızda çok başları ağrır bu cemaatçi takımın.
Dışarıdan bakan herkes bir gerçeği fark ediyor artık karşımızda ayet hadis okuyan masum bir dini örgütlenme yok bir istihbarat üssü bir menfaat çetesi var. Her şeye hükmetmeye çalışan koca bir yapılanma var. Hak etmediği bir itibar üzerinden insanlara hükmeden tehdit eden şantaj eden bir derin bağlantı var karşımızda. Buna karşı da yapılabilecek tek anladıkları dilden konuşmaktır.
Hocaefendinin dili sertleşirken, kırk elli senelik kazanımlarını kumar masasına bıraktığını fark edemiyor. Bu dil İslamın dili değil Müslümanın Müslümana reva göreceği bir dil değil. Evde oturan Ayşe teyze sokaktaki kahvedeki sıradan Müslümanlar bundan bir anlam çıkaracak ve ona gösterdikleri eski hürmeti göstermeyecektir.
Buna karşı bilememiz lazım ki bu ülkede iş yapan hiçbir işadamı saf değil enayi değil hükümetle aranızın bozulduğunu anladığı anda cemaatin para muslukları kapanacaktır. Eskisi gibi maliyeyle devletle bürokrasiyle tehdit edip haracını yediğiniz herkes size dirsek çevirecek görecek bakacaksınız.
Öğrenci bursu cemaat havuzu diye geliştirdiğiniz bütün sistem çökecek ayağınıza dolanacak, bir de içerden itiraflar gelmeye başlayınca, mesela makbuzsuz bağış toplama kurban derileri esnaf ziyaretleri karşılıksız nereye verildiği belli olmayan bütün bağış paralarını vergi hesabı cezai müeyyidesi bir sorulmaya başlayınca o zaman başını hangi taşa vuracaksınız ben söyleyeyim ağlama duvarı sizin için en birinci adres olacak.
Şimdiden ilk ihbarı yapalım mesela en basit bir cami yaptırma derneği makbuzsuz bağış toplayamazken bu cemaat nasıl oluyor da bu kadar makbuzsuz kayıtsız kuyutsuz bara toplar? Nerden aldığı ve nereye verdiği belli olmayan bir havuz sistemini nasıl çalıştırır da devletin haberi olmaz? Vergi memurları sadece garibanlara mı işler bu ülkede? Ya da devletin bazı legal işleri nasıl olur da onların bankalarına sorgusuz sualsiz havale edilir? Görkemli binalar bankalar televizyonlar gazete dergi kitapçı yayınevi gibi bir yığın işletme yani kaybedecek çok şeyleri var cemaatin.
Gülen Cemaatinin toplumsal karşılığı bu güne kadar test edilmemiştir. Buna karşın her seçim öncesinde devletten hak etmediği kapitülasyonları imtiyazları tehditle şantajla koparmayı başarmıştır. Bunu yaparken cemaatin toplumsal tabanda çok güçlü ve yaygın olduğu şayiasını sürekli canlı tutmaya çalışmıştır. Bedava gazete dağıtmak güçlü bürokrat ve işadamlarıyla yan yana pozlar vererek bunu yapmıştır.
Prof. Dr. Haydar Baş politik arenada kendi gücünü test etmiş etini budunu toplumdaki yerini anlamıştır. Oysa Gülen cemaati bu türden bir sınavdan hep kaçmış perde gerisindeki gölge adam rolünü başarıyla oynamıştır. Şimdi iş değişti Kasımpaşalı bu raconu iyi bilen biri ve biliyor ki kavgada ilk yumruğu vuran kazanır. Olacak tek bir şey var cemaat denilen sivil yapı kendi doğal sınırlarına çekilecek. Aksi halde cemaatin başının üstünde kara bulutlar değil, kara bir hayalet dolaşacak, Kaşif Kozinoğlu gibi bir hayalet
Bu yazı 2,133 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
8 Ağustos 2016
Fetö/PDY Yahut Dilenci Mafyasının çöküşü
-
4 Şubat 2015
Cübbeli Yahut Çelik Çekirdek
-
1 Kasım 2014
Gavura gavur denmeyecek
-
17 Nisan 2014
Karizmatik Lider Kıtlığı
-
8 Nisan 2014
İmam Şafii Camii İçin Kitap Bağışı Talebi
-
5 Aralık 2013
Cemaat: İtibar ve masumiyet aşınması
-
21 Ekim 2013
F.G:Kutsal Sürgün yahut Cem Sultan Sendromu
-
25 Mayıs 2013
“Diyanet ayıplı hadisleri ayıkladı!”
-
12 Nisan 2013
Türk toplumunda Kürt nefreti
-
16 Haziran 2012
Bir vicdan bayrağı: Bülent Yıldırım
-
17 Mayıs 2012
Din ve Mehdi Tartışmalarına Mütevazı Bir Katkı
-
7 Mayıs 2012
Tarihin Yatak Odası
-
27 Mart 2012
Kurtlar Vadisinde neler oluyor?
-
26 Şubat 2012
Erbakan hırsız mı?
-
19 Şubat 2012
Genç imamlar rahatsız
-
17 Ocak 2012
Baydı artık Şu Hrant muhabbeti
-
15 Kasım 2011
''Dünyanın Memesinden Din Bahanesiyle Süt Sağanlar''
-
21 Ekim 2011
Top sakal bırakmak Firavun adetidir
-
11 Eylül 2011
''Erkek'' Bir Şair: Olcay Yazıcı
-
18 Temmuz 2011
Yerleşmek/ yerlileşmek
Yorumlar
+ Yorum Ekle