Zulmetten Aydınlığa
Nurullah Aydın
8 Ocak 2014
Oteriter ve Demokratik Yönetim
Yönetim iradesinin hukuk kurallarına tabi olması düşüncesinin uygulanması için insanoğlu tarihsel süreçte çok bedeller ödemiştir.
Siyasi iktidarın güç despotizmini önlemek ve çoğunluk karşısında azınlık haklarını korumak için hukuksal eşitliğin devlet yaşamında egemen olması için hukuk devleti ilkesi kabul edilmiştir.
Siyasi iktidarın yargısal denetimi; keyfiliğin yandaşlığın önlenmesi için güvence olarak görülmüştür.
Otoriter yönetimlerde; yargı ayak bağıdır. Yönetim her şeydir. İktidar mutlak yetkilidir.
Demokratik yönetimlerde ise; yasama, yürütme ve yargı güçlerinin ayrı ellerde olması ve birbirinden kalın çizgilerle ayrılması esası benimsenmiştir. Yetki kullanımında kişi iradesi değil, hukuk kuralları asıldır.
Türkiyede; adalet, hukuk beklentileri karşılıyor mu, demokrasi sağlıklı işliyor mu?
Türkiyede; hukuk yargı, adalet, yasalar artık insicamını kaybetmiş durumda. Kişilere konumlara göre değişen değiştirilen yasalar, farklı uygulamalar, toplumdaki adalete olan güven duygusunu sarsıyor. Soğukkanlı olunması gereken bu ortamda hukukçulara büyük görev düşmektedir.
Suç dosyalı, yani yargılanması gereken milletvekillerinin oluşturduğu TBMM nelerle uğraşıyor! Suçlular meclisi; ülkenin kanunlarını yapıyor, ülkeyi yönetiyor.
Yargılama ve kanunlar konusunda çaba gösteren elbette var. Bazıları hukuksuzluklarını gözardı ederek zaman zaman hukuk, demokrasi, özgürlük savunucusu kesiliyorlar.
Öylesine ki; siyasiler tarafından, ölçüsüz hakarete varan ithamlarda bulunuluyor.
Hukuku belirleyen Siyaset Kurumudur.
Demokratik hukuk devletlerinde; siyasetin, hukuku yapma yetkisi de elbette sınırsız değildir. Yargısal denetim ve kuvvetler ayrılığı ilkesi de bunu gösterir.
Siyaset, yürürlükteki hukuk değiştirilmedikçe ona uymak zorundadır. Mahkeme kararlarının yasama ve yürütmeyi bağlaması bu nedenledir. Yasama organı, evrensel hukuk kuralları ve demokratik hukuk devletiyle uyumlu biçimde hukuku değiştirebilir.
Bu açıdan; Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları, bağlayıcı kararlardır.
Türkiye; Hukuk devleti olma yolunda önemli aşamalar geçirmiştir.
Ancak siyasiler; hukukun üstünlüğü yerine siyasetin üstünlüğünde ısrar ediyor.
Siyasi iktidarlar; Yargısal denetime tahammül edemiyor.
Çağdaş demokrasilerde yargısal denetimden şikayet eden yokken, demokrasi bilincinin oluşmadığı ülkelerde yargı, ayak bağı olarak görülür.
Adalet adına adaleti katleden yargı ise felaketlerin büyüğüdür.
Siyasi iktidarın emrinde yandaş kayırmacılığına dayalı yargı anlayışı toplumsal yıkımdır.
Günün Sözü: Mutlak iktidar elinde adalet, adalet değildir.
Bu yazı 1,157 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
15 Ekim 2018
İKTİDAR SAVAŞI VE PROPAGANDA
-
9 Ekim 2018
SİYASAL/EKONOMİK ŞEKİLLENDİRME
-
1 Ekim 2018
ABD-NATO VE TÜRKİYE
-
4 Aralık 2017
ÖVÜLENLER, ELEŞTİRENLER, SUÇLANANLAR KİM NE?
-
29 Ağustos 2017
Mikrodalga ile Beyin Kontrolü
-
21 Ağustos 2017
Kimler Neleri Tartışıyor
-
14 Ağustos 2017
Egemenlik Duygusu Stratejik Aldatma ve Yanıltma
-
7 Ağustos 2017
Sinsi Hainler ve Robotlaştırılanlar
-
31 Temmuz 2017
Mürteciler Yobazlık ve Kimlik Parçalanması
-
24 Temmuz 2017
Sapkın İslamcı araplarçıların Çığırtkanlığı
-
17 Temmuz 2017
Ders Almasını Bilmek
-
10 Temmuz 2017
Güveni İstismar Edenler
-
3 Temmuz 2017
Kirletilen Solan Adalet
-
29 Haziran 2017
Küresel Odaklar ve Türkiye
-
19 Haziran 2017
Çığırtkanlar Güven ve Umut
-
12 Haziran 2017
Yalan Rüzgarı, Kin, Nefret Fırtınası
-
5 Haziran 2017
Vahhabi Selefi Haşhaşiler Zihniyeti ve Türkiye
-
29 Mayıs 2017
Bilgi Algı Medya Hukuk
-
22 Mayıs 2017
Duyarlı Olmak Ama Neden Nelere?
-
15 Mayıs 2017
Kuklalar Görevliler ve Karar Vericiler
Yorumlar
+ Yorum Ekle