En Sıcak Konular

Nurullah Aydın

Zulmetten Aydınlığa
Nurullah Aydın
3 Eylül 2014

Hukuk Devleti, Yargı ve Demokrasi



Hukuk devleti mi, yargı bağımsızlığı mı, siyasi irade çoğunluk despotizmi mi var tartışmaları yapılıyor.  

 

Yandaş veya karşıt algısı; hukuk kurallarının uygulanmasında en büyük handikaptır.

 

İnsanlar; farklılıkların eşitsizlik doğurduğunu, gücü elinde olanın ayrıcalıklı olduğu, keyfiliğin haklardan yararlanmada düzensizlik meydana getirdiği endişesi içindedir.

İnsanlar; bazı insanların bazılarından daha ayrıcalıklı olmasını önlemek için de hukuk kurallarını, adil yargılamayı, kanun önünde eşitliği, masumiyet ilkesini, suçsuz ceza olmaz ilkesi benimsemiştir. Bunun sonucu olarak hukuk devletikavramını benimseyerek, anayasa ve yasalarla siyasi iktidarın, sermaye sahiplerinin halk yığınlarını istismarını önlemeye çalışmışlardır.

 

Çağın gereği; anayasal devlet, hukuk devletidir.

Demokrasi; ayrıcalıkların olmadığı herkesin eşit olduğu hukuk devleti varsa anlamlı sistemdir.

Demokrasi; yöneticilerin halk tarafından belli süreyle seçmesi ve değiştirebilmesi iken, Hukuk devleti; kişi sınıf ve zümre ayrımcılığının olmadığı herkesin her vatandaşın doğuştan eşit haklara sahip olduğu temeline dayanır. Bunun içinde kuvvetler ayrılığı anlayışı ile yargı bağımsızlığı esas alınmıştır.  

 

Tarih boyunca; yargıyı istediği gibi kullanan siyasi iktidar, her zaman hukukta muhaliflere adalet hakkı tanımadan yeni haksızlıklar yaratmıştır.  Ne adına? Din adına, ideoloji adına haksızlıklar yapılmıştır, yapılmaktadır.

Gücün hukukunun olduğu yerde despotizm vardır.  

 

Hukuk başka şeydir, yasa çıkartmak başka şeydir. Hukuk, yasayı belirler. Yasa, hukuku belirlemez. Bir yasa çıkarıldığında bu hukuk olmaz, yasal düzenleme olur.  

 

Genel olarak gözlenen; siyasi iktidarın yargı gücünü de kullandığı, bunun için yasal düzenlemeler yaparak yargı erkini emrine aldığı şeklindedir.  

 

Yürütmeye verilen yetkiler; normal, olağan bir hukukun çok üstündedir. Bu yetkilerle; hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmayan düzenlemelere gidilmiştir.

 

Türkiye'de siyasi iktidar gücü; hukuk devleti değil yasa devleti olmayı tercih etmiştir.  

Mahkemelerde olması gereken yetkiler; hukukun temel ilkelerine dayanmalıdır.

Bunlar; -suçsuzluk karinesi ilkesi -kuşkudan sanık yararlanır ilkesi -silahların eşitliği ilkesi -adil yargılanma ilkesidir  

 

Hukuk devletinde; kimseye olağanüstü, hukukun olması gerektiğini söylediğinin dışında yetkiler verilemez. Verildiğinde başka güç merkezleri oluşur, hukuk ortadan kalkar.  

 

Yasalar; hukukun hizmetinde olmalı. Hukuku kimse kullanmamalı. Sonuçta yasal bir düzenleme yaparsınız ama bu hukuka uygun olmaz,  

Hukukun amacı; düzeni ve adaleti sağlamak demektir. Adalet, yasanın emrine girmişse o zaman görünüşte bir adalet vardır. Hukukla ilgisi olmaz, görünüşte hukuktur.  

Hiç kimseye, olağanüstü, hukukun olması gerektiğini söylediğinin dışında, yetkiler verilmemelidir. Verilirse, hukuk ortadan kaldırılmış olur.   Korkarak, ürkerek, duygusallığa kapılarak hukuk oluşturulmamalıdır. Yasa çıkarırsınız ama artık o hukuk değildir, iktidar gücünün korku aracıdır.  

 

Yaşanan ve yaşatılan sıkıntılar, toplumda hemen herkesi rahatsız edici bir boyuta gelmiştir.  

 

Keyfi yandaşı koruma ve kollama, muhalifi sindirme susturma, hak almadan mahrum etme anlayışı; adalet sistemini, yargı sistemini bunaltmış, yargıya olan güveni sarsmıştır.  

 

Oysa yargı; güçsüzlerin sığınacağı limandır. Hak arayan ya da haksızlığa uğrayan insanlar, adaletin tarafsız ve yansız sağlanması ile rahatlamalıdır.   Uygulamalardan ve sıkıntılardan ders alınmalıdır.  

 

Günün Sözü: Güçlünün güçsüze yapacağı en büyük kötülük, adalet adına adaletsizlik yapmasıdır.



Bu yazı 975 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ekim 2018 İKTİDAR SAVAŞI VE PROPAGANDA
    • 9 Ekim 2018 SİYASAL/EKONOMİK ŞEKİLLENDİRME
    • 1 Ekim 2018 ABD-NATO VE TÜRKİYE
    • 4 Aralık 2017 ÖVÜLENLER, ELEŞTİRENLER, SUÇLANANLAR KİM NE?
    • 29 Ağustos 2017 Mikrodalga ile Beyin Kontrolü
    • 21 Ağustos 2017 Kimler Neleri Tartışıyor
    • 14 Ağustos 2017 Egemenlik Duygusu Stratejik Aldatma ve Yanıltma
    • 7 Ağustos 2017 Sinsi Hainler ve Robotlaştırılanlar
    • 31 Temmuz 2017 Mürteciler Yobazlık ve Kimlik Parçalanması
    • 24 Temmuz 2017 Sapkın İslamcı araplarçıların Çığırtkanlığı
    • 17 Temmuz 2017 Ders Almasını Bilmek
    • 10 Temmuz 2017 Güveni İstismar Edenler
    • 3 Temmuz 2017 Kirletilen Solan Adalet
    • 29 Haziran 2017 Küresel Odaklar ve Türkiye
    • 19 Haziran 2017 Çığırtkanlar Güven ve Umut
    • 12 Haziran 2017 Yalan Rüzgarı, Kin, Nefret Fırtınası
    • 5 Haziran 2017 Vahhabi Selefi Haşhaşiler Zihniyeti ve Türkiye
    • 29 Mayıs 2017 Bilgi Algı Medya Hukuk
    • 22 Mayıs 2017 Duyarlı Olmak Ama Neden Nelere?
    • 15 Mayıs 2017 Kuklalar Görevliler ve Karar Vericiler

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,930 µs