En Sıcak Konular

Nurullah Aydın

Zulmetten Aydınlığa
Nurullah Aydın
5 Eylül 2014

NATO ve Türkiye



Yeni bir NATO zirvesi yapılıyor.  

Askeri ve Siyasal Ortaklık olarak 4 Nisan 1949 yılında kurulan NATO (Kuzey Atlantik Paktı Örgütü/North Atlantic Treaty Organization/Organisation du Traité de l’Atlantique Nord. Merkezi  Belçika’nın başkenti Brüksel’de olan NATO’da resmi diller, İngilizce ve Fransızcadır.) Türkiye’de tartışılmıyor, gündemden ısrarla kaçırılıyor. Peki, ama neden?

 

4 Nisan 1949′da Washington Antlaşması ile kurulan NATO bir kolektif savunma örgütü olarak bilinmektedir.Kurucu antlaşmanın özellikle üçüncü, dördüncü ve beşinci maddeleri önemlidir. Bu maddelerle üye ülkeler, ortak savunma için yeteneklerini geliştirmeye, herhangi bir üyenin toprak bütünlüğü, siyasî bağımsızlık ve güvenliği tehlikede olduğunda bir araya gelmeyi ve herhangi birine saldırıldığında bu saldırıya hepsine karşı yapılmış bir saldırı olarak kabul etmeyi taahhüt etmişlerdir.

 

En önemli ve tartışmalı madde, NATO’nun görev sahasını belirleyen 6. maddedir. Alan dışılık (out of area) kavramıyla anılan bu düzenlemeye göre, NATO sadece sınırları antlaşmada açıkça tarif edilen Kuzey Atlantik bölgesinde meydana gelen saldırılara karşı işlevseldir. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra esnek yorum yöntemiyle içeriği genişletilen bu madde, özellikle Afganistan müdahalesiyle tamamen işlevsiz kılınmıştır.

 

NATO’nun kuruluşuna karşı, SSCB ve Doğu Bloğu ülkeleri Varşova Paktı’nı kurmuşlardır. Böylece Soğuk Savaş olarak anılan ve 1991′de Varşova Paktı’nın kendini lağvetmesine kadar süren kutuplaşma belirginleşmiştir.

 

Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinin bulunduğu bu ittifaka, Federal Almanya, 1955′te İspanya1982 yılında katılmıştır. De Gaulle döneminde NATO‘nun askeri kanadından çekilen Fransa, NATO‘yla ilişkilerini tekrar geliştirmiştir.

 

NATO’nun etkinliği dış güvenlik ile sınırlı kalmamıştır. 1950′li yıllarda İtalya’dan başlayarak NATO ülkelerinde gizli özel harekât daireleri kurulmuştur. Gladio adı ile anılan bu birimler ülkelerdeki her tür muhalefete karşı bir önlem olarak oluşturulmuştur. Bu birimler aynı zamanda derin devlet kavramının da ortaya çıkmasında rol oynamıştır. NATO, Soğuk Savaş sonrası Gladio kurumlarının dağıtıldığını iddia etse de, bu birimler yeni yapılanmalarla daha etkin ve derin duruma getirilmiştir.

SSCB ve Doğu Bloğu’nun dağılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle varlığı ve amaçları tartışma konusu olan NATO, kendine yeni hedefler ve görev sahaları edinmiştir.

 

1990′lar boyunca çeşitli dönüşümler geçiren NATO, 11 Eylül saldırılarını takiben iyice belirginleştiği üzere uluslararası terörle mücadeleyi ana hedef olarak belirlemiştir.

 

NATO üyesi ülkelerin ayrılıkçılara sunduğu açık siyasi ve askeri destekle, kararlı Güç ve Müttefik Gücü harekatları ile Yugoslavya devleti yıkıldı, NATO askeri üsleri kuruldu.

 

ABD’nin Sudan ve Somali’nin bombalanmasında, Irak ve Afganistan işgallerinde ve Libya’nın Kaddafi’nin yıkılmasında  NATO vardır. Türkiye ana üs olmuştur.

 

Türkiye; SSCB lideri Stalin’in önce 1939′da Molotov kanalıyla Ribbentrop ve Hitler’den, sonra da 1945′te Truman ve Churchill’den sınır talepleri dolayısıyla Batı ittifakı ve NATO ile yakınlaşmıştır.

 

1950 yılında Kore Savaşı’na Birleşmiş Milletler komutası altında ABD ve Güney Kore’nin yanına asker gönderilmiş ve böylece NATO üyeliği sağlanmıştır.

 

Londra’da 17 Ekim 1951 tarihinde yapılan bir Protokol ile Türkiye ve Yunanistan’ın da İttifaka katılımları onaylanmış, Türkiye 18 Şubat 1952′de yine Fuat Köprülü’nün dışişleri bakanlığını yaptığı Adnan Menderes hükümeti döneminde NATO’ya resmen üye olmuştur.

 

Türkiye, NATO’ya kabul edildikten yedi ay sonra 8 Eylül 1952′de İzmir’de Müttefik Kara Kuvvetleri Karargahı (LANDSOUTHEAST) kurulmuştur.

 

NATO Kuvvetler Statüsü Sözleşmesi adlı uluslararası anlaşma, Türkiye’de 10 Mart 1954 tarihli ve 6375 sayılı kanunla onaylanmıştır. NATO Kuvvetleri Sözleşmesi, her biri oldukça detaylı yirmi maddeden oluşur. Kısaca bu anlaşmayla ABD’nin Türkiye topraklarında askeri tesisler ve üstler kurması ve askeri personel bulundurulması kabul edilmiştir.

 

1966 yılında, NATO‘ya ait haber alma tesislerinin sayısı 112′ydi. Türkiye’de 35 kilometrekarelik alan NATO‘nun denetimindedir. Buraya, bakanlar dahil Türk yetkililerin NATO komutasından izinsiz girmesi yasaktır.

 

1976 yılında imzalanan ABD-Türkiye Savunma ve İşbirliği Anlaşması, İncirlik, Kargaburun ve haber alma tesislerinin NATO adına ABD tarafından kullanılmasını sağladı. 1980 yılında 12 Eylül Darbesi sonrasında imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması ile 12 askeri üssün NATO adına ABD’nin kullanmasına karar verildi. Bu anlaşma, ABD’nin talebi doğrultusunda halen yürürlüktedir.

NATO terörle mücadele mükemmeliyet merkezi ana istihbarat ve faaliyet üssüdür.

 

Türkiye; NATO denetim ve kontrol alanıdır.

Türkiye; ABD-İngiltere’nin eğitiminden geçen ve denetiminde olan askeri- siyasi, hukukçu, eğitimci, danışman kimliklilerce yönlendirilmektedir.

Türkiye;  istihbarat ve hava yer radar askeri üsleri ile işgal altındadır.

Bu gerçek açıkça bilinmeden Türkiye’de oynanan demokrasicilik oyunu anlaşılamaz.

 

Günün Sözü: zaafı olan hırslı tipler emperyalist güçler için ideal yöneticilerdir.



Bu yazı 1,033 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ekim 2018 İKTİDAR SAVAŞI VE PROPAGANDA
    • 9 Ekim 2018 SİYASAL/EKONOMİK ŞEKİLLENDİRME
    • 1 Ekim 2018 ABD-NATO VE TÜRKİYE
    • 4 Aralık 2017 ÖVÜLENLER, ELEŞTİRENLER, SUÇLANANLAR KİM NE?
    • 29 Ağustos 2017 Mikrodalga ile Beyin Kontrolü
    • 21 Ağustos 2017 Kimler Neleri Tartışıyor
    • 14 Ağustos 2017 Egemenlik Duygusu Stratejik Aldatma ve Yanıltma
    • 7 Ağustos 2017 Sinsi Hainler ve Robotlaştırılanlar
    • 31 Temmuz 2017 Mürteciler Yobazlık ve Kimlik Parçalanması
    • 24 Temmuz 2017 Sapkın İslamcı araplarçıların Çığırtkanlığı
    • 17 Temmuz 2017 Ders Almasını Bilmek
    • 10 Temmuz 2017 Güveni İstismar Edenler
    • 3 Temmuz 2017 Kirletilen Solan Adalet
    • 29 Haziran 2017 Küresel Odaklar ve Türkiye
    • 19 Haziran 2017 Çığırtkanlar Güven ve Umut
    • 12 Haziran 2017 Yalan Rüzgarı, Kin, Nefret Fırtınası
    • 5 Haziran 2017 Vahhabi Selefi Haşhaşiler Zihniyeti ve Türkiye
    • 29 Mayıs 2017 Bilgi Algı Medya Hukuk
    • 22 Mayıs 2017 Duyarlı Olmak Ama Neden Nelere?
    • 15 Mayıs 2017 Kuklalar Görevliler ve Karar Vericiler

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,673 µs