En Sıcak Konular

Nurullah Aydın

Zulmetten Aydınlığa
Nurullah Aydın
16 Şubat 2015

Başarı İstismar ve Narsizm



Dürüst, ahlaklı, namuslu, bilgili, yetenekli kişilerin suskun kaldığı toplum da dengeler bozulmuş, insanlar şaşkındır.

 

İnsanlar arası güvensizlikle kuşku artmış, kin nefret ve öfke dalgaları toplumun hemen her kesiminde yayılmış durumdadır. İnsnalar bugününden endişeli, yarınlarından emin değildir.

 

Toplumda doğal olarak farklılar vardır, olacaktır. Bu toplumun zenginliğidir. Ancak bir görüş bir kimlik bir anlayışın despotik olarak egemen kılınması toplum dengesini bozar.

 

Küçük farklılıklar narsizmi toplumlarda Grup Narsizmi olarak ortaya çıkar.

 

Eric Frokmm; Sevgi ve Şiddetin Kaynağı adlı eserinde Freud’un teorilerini temel almış, bu teorilere kendi psiko-analitikkavramlarıyla açıklık getirmiştir. Hayatı boyunca karıncayı bile incitmemiş bir İnsan nasıl oluyor da savaş sırasında onlarca İnsanı öldürmeyi göze alabiliyor sorusuna yanıt aramıştır.

 

İnsanların şiddete yöneliminde üç olgu vardır. Bunlar; ölüm sevgisi, hastalıklı narsizm ve sembiotik ensest saplantısıdır.

 

Fromm’a göre; bu üç yönelim bir araya geldiğinde çürüme sendromu oluşur. Çürüme Sendromuna karşı olmak için deGelişme Sendromu olarak ifade edilen bir terim kullanır. Gelişme Sendromu ölüm sevgisine karşı hayata bağlılık,narsizme karşı insan sevgisi ve sembiotik ensest saplantısına karşı ise bağımsızlık duygusunu ifade eder.

 

Çürüme ve Gelişme Sendromları konularını ilgilendirmesi bakımdan bireysel ve toplumsal narsizmi incelemeye devam edersek, aşırı narsist kişi dış gerçeklerle bütün bağlarını koparmış ve gerçeğin yerine kendini koymuştur. Narsist kişilerin genellikle önemsiz bir söz ettiği zaman dahi, sanki çok önemli bir şey söylemiş gibi hissettiği gözlenir. Narsist bireyde dikkati çeken bir başka husus ise yaptıkları ve ürettikleri ile değil, sahip olduklarıyla övünmesidir. Böyle bir kişi; sahip olduğu bir özellikten ötürü zaten büyük olduğunu ve bu yüzden yeni bir şeyler başarmak için çaba göstermesine gerek olmadığını düşünür.

 

Aşırı narsist bir birey, eleştirilince yoğun öfkeyle, şiddetle tepki gösterir. Kısaca aşırı narsizmin sonuçları adaletsizlik, öfke ve depresyondur.

 

Bireysel narsizmin biyolojik bir fonksiyonu olduğu gibi toplumsal narsizmin de toplumsal bir fonksiyonu vardır. Ekonomik ve kültürel açıdan yoksul olan toplumun üyeleri için tek doyum kaynağı o topluma ait olmaktan kaynaklanannarsist gurur’dur. Bu grubun narsizmi, yaralandığı zaman bireysel narsizmde rastlanılan öfke ve şiddet tepkisi görülür. Tarihe göz attığımızda bir bayrağın çiğnenmesi, inanılan tanrıya, krala ya da öndere hakaret, v.b toplumlarda şiddetli intikam duyguları yaratmış bu da sonuçta savaşlara yol açmıştır.

 

Çünkü yaralı narsizm, ancak saldırgan ezilirse, ya da hakaret geri alınırsa iyileşebilir.

 

Grup narsizmi; tarihte birçok şekil almıştır: dinsel, milli, siyasal gibi. İnsanın tam olarak olgunlaşması, hem bireysel hem de grup bağlamında Narsizmden kurtulmasına bağlıdır.

 

Dini ve Etnik Bölücülük; Türk toplumundaki Bireysel ve Grup Narsizmini kamçılayarak fay hatları oluşturmaya çalışmaktadır. Esas olan küçük farklılıkları görmeye çalışmaktan ziyade daha fazla olan müşterekleri ortaya çıkarmaktır.

 

Türkiye’nin gerek kendi içinde gerekse bölgesinde yol haritası gereklidir.

 

Her türlü psikolojik saldırılara rağmen, insanların, hayvanların haklarını savunmak ve doğayı korumak için insan kalabilmek kolay değildir.

Bunun için; İnsanlığın tarihten bugüne geçirdiği değişimi, dönüşümü okumak, düşünmek ve sorgulamak  gerekir.

 

Günün Sözü: Bencil olanlar başarılı olabilirler ama makamları, yetkileri, servetleri gittiğinde lanetle anılırlar.



Bu yazı 1,056 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ekim 2018 İKTİDAR SAVAŞI VE PROPAGANDA
    • 9 Ekim 2018 SİYASAL/EKONOMİK ŞEKİLLENDİRME
    • 1 Ekim 2018 ABD-NATO VE TÜRKİYE
    • 4 Aralık 2017 ÖVÜLENLER, ELEŞTİRENLER, SUÇLANANLAR KİM NE?
    • 29 Ağustos 2017 Mikrodalga ile Beyin Kontrolü
    • 21 Ağustos 2017 Kimler Neleri Tartışıyor
    • 14 Ağustos 2017 Egemenlik Duygusu Stratejik Aldatma ve Yanıltma
    • 7 Ağustos 2017 Sinsi Hainler ve Robotlaştırılanlar
    • 31 Temmuz 2017 Mürteciler Yobazlık ve Kimlik Parçalanması
    • 24 Temmuz 2017 Sapkın İslamcı araplarçıların Çığırtkanlığı
    • 17 Temmuz 2017 Ders Almasını Bilmek
    • 10 Temmuz 2017 Güveni İstismar Edenler
    • 3 Temmuz 2017 Kirletilen Solan Adalet
    • 29 Haziran 2017 Küresel Odaklar ve Türkiye
    • 19 Haziran 2017 Çığırtkanlar Güven ve Umut
    • 12 Haziran 2017 Yalan Rüzgarı, Kin, Nefret Fırtınası
    • 5 Haziran 2017 Vahhabi Selefi Haşhaşiler Zihniyeti ve Türkiye
    • 29 Mayıs 2017 Bilgi Algı Medya Hukuk
    • 22 Mayıs 2017 Duyarlı Olmak Ama Neden Nelere?
    • 15 Mayıs 2017 Kuklalar Görevliler ve Karar Vericiler

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,521 µs