En Sıcak Konular

Mir Haber

Mir Söz
Mir Haber
1 Ocak 1990

Necip Fazıl'dan Gençliğe Hitabe



Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...

"Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!" şuurunda bir gençlik...

Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk ikibuçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hakimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham  elinde kenetleyici; son bir asrını, Allah'ın Kur'an'ında "belhüm adal" dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, Türkü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helâk edici tam dört devre bulunduğunu gören... Bu devirleri yükseltici aşk, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi... Beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik...

Gökleri çökertecek ve yeni kurbağa diliyle bütün "dikey"leri "yatay" hale getirecek bir nida kopararak "Mukaddes emaneti ne yaptınız?" diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik...

Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik...

Halka değil hakka inanan, meclisinin duvarında "Hakimiyet hakkındır" düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bulan bir gençlik...

Emekçiye "Benim sana acıdığım ve yardımcı olduğum kadar sen kendine acıyamaz ve yardımcı olamazsın! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasiyle, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başıboş bırakılamazsın!", kapitaliste ise "Allah buyruğunu ve Resul ölçüsünü kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın!", ihtarını edecek... Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrakine sahip bir gençlik...

Birbuçuk asırdır yanıp kavrulan, bunca keşfine ve oyuncağına rağmen buhranını yenemeyen ve kurtuluşunu arayan Batı adamının bulamadığını, Türkün de yine birbuçuk asırdır işte bu hasta Batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını çözecek ve her sistem ve mezhep, ortada ne kadar hastalık varsa tedavisinin ve ne kadar cennet hayali varsa hakikatinin İslâm'da olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna İslâm âlemine ve bütün insanlığa numunelik teşkil edecek bir gençlik...

"Kim var!" diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert "Ben varım!" cevabını verici, her ferdi "Benim olmadığım yerde kimse yoktur!" duygusuna sahip bir dava ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik...

Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nisbette strateji ve taktik sahibi bir gençlik...

Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle, zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin bir gençlik...

Bugün, komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, çıkartma kağıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, fuhş albümü gazetesi, şaşkına dönmüş ailesi ve daha nesi ve nesi, hasılı, güya kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden silkip atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine, telkin ve telbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, tekbaşına onlara karşı durabilecek ve çetinler çetini bu işin destanlık savaşını kazanabilecek bir gençlik...

Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa gelmiş ve geçmiş bütün eski nesillerden hiç birini beğenmeyen, onlara "Siz güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka müslümanlarısınız! Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi!" diyecek ve gerçek müslümanlığın "ne idüğü"nü ve "nasıl"ını gösterecek bir gençlik...

Tek cümleyle, Allah'ın, kâinatı yüzüsuyu hürmetine yarattığı Sevgilisinin âlemleri manto gibi bürüyen eteğine tutunacak, O'ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak, barınak tanımayacak ve O'nun düşmanlarını ancak kubur farelerine denk muameleye lâyık görecek bir gençlik...

Bu gençliği karşımda görüyorum. Maya tutması için otuz küsür yıldır, devrimbaz kodamanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek yırtındığım, kıvrandığım ve zindanlarda çürüdüğüm bu gençlik karşısında uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allah'a hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim, manevî babanın tabutunu musalla taşına, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymandır.

Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!

Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!..

Allah'ın selâmı üzerinize olsun!

*****

Üstad'ın; " Bu gençliği karşımda görüyorum. Maya tutması için otuz küsür yıldır, devrimbaz kodamanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek yırtındığım, kıvrandığım ve zindanlarda çürüdüğüm bu gençlik karşısında uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allah'a hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim, manevî babanın tabutunu musalla taşına, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymandır."diye seslendiği  o gençlerden birisi şimdi Cumhurbaşkanı'dır.

   

Necip Fazıl ve Abdullah Gül

Bu resmin yanında  25 Nisan 2007 tarihli Zaman Gazetesi'nde Süleyman Kurt imzası ile şunlar yazılıdır:

Abdullah Gül'ün (ünlü şairin sağında) fikir yapısının oluşmasında şair Necip Fazıl Kısakürek'in büyük etkisi oldu. Ortaokulda Necip Fazıl'ın konferansına katıldı, lise yıllarında ise Büyük Doğu Fikir Kulübü'ne üye oldu. Gül, o yılları şöyle anlatıyordu: "Üstad, Kayseri'ye konferansa gelirdi. Bunları organize ederdik. Sonra İstanbul'a geldik, Üstad, Büyük Doğu Yayınları'nı kurdu. Kitapların basılmasında, yayınlanmasında bilfiil çalıştım. İlk defa 'Çile' kitabını bastık. Çile'yi çıkardıktan sonra bizi lokantaya götürdü. Oradan çıktıktan sonra hep beraber bir kumaşçıya gittik. Bizlere birer takım elbiselik kumaş aldı. Çok güzel kareli kumaşlardı."



Bu yazı 6,628 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 20 Mart 2020 Vatandaşlar Ev Hapsine Çağırılırken Hapishaneler Boşaltılsın Ne Demek!
    • 11 Mart 2020 Koronavürüs'ten Değil Sigaradan Kork!
    • 8 Mart 2020 Müslümanların Arasını Bir Rus'un Bulması Ne Acı!
    • 28 Şubat 2020 Türk Askerine Şehit Diyemeyen Bir Kısım Solcular
    • 15 Şubat 2020 Parti İçi Demokrasi mi Elzem Yoksa Parti Disiplini mi?
    • 8 Şubat 2020 KKTC Bir Türk Düşmanı Tarafından Yönetiliyor
    • 7 Şubat 2020 Türkiye Üzerinde Kara Bulutlar Dolanıyor
    • 9 Ocak 2020 Kapanan Star ve Güneş Gazetelerinin Okurları Buhar Oldu
    • 17 Aralık 2019 Kanal İstanbul'un Fikir Babası KİM?
    • 13 Aralık 2019 Ahmet Davutoğlu Konuşmasında ''FETÖ'' Yer Verdi mi ?
    • 17 Mart 2019 İnsanı, Demokrasiyi,Bilimi Vatanı ''Terör Örgütü''yle Korumak
    • 10 Mart 2019 23 Nisan Çocukları Gibi Kadınlar Günü Kutlamak
    • 18 Şubat 2019 Mustafa Yıldızdoğan Kaçırdığı Eşi ile Ozan Arif'e Sığınmıştı
    • 12 Ekim 2013 MHP'li Başkan Behçet Saatçı ''Gezi Kurbanı'' mı Oldu?
    • 8 Mayıs 2013 Seksenler'den PKK Açılımı
    • 10 Mart 2013 Polat Alemdar BDP'Lİ mi Oldu?
    • 2 Mart 2013 Ey Türk Basını(!) Bir Türk Bilim adamı Duma'da Konuştu Duydunuz Mu?
    • 10 Ekim 2012 ''Eyaletleşme tasarısı'' TBMM gündeminde
    • 13 Eylül 2012 ''İstanbul Nasıl Düzelir?'' Sorusunun Artık Cevabı Yok
    • 31 Ağustos 2012 Fikri Şemşiye ya da Baston Olarak Kullanmak

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,908 µs