En Sıcak Konular

Nurullah Aydın

Zulmetten Aydınlığa
Nurullah Aydın
24 Haziran 2016

Halk Ve Aydınlar



Propaganda ve dezenformasyonla insanlar aldatılıyor, kandırılıyor ve yönlendiriliyorlar.

Tarih boyunca her toplumda bir avuç seçkin; halk yığınlarının emeği üzerinde saraylarda köşklerde yaşam sürmüşlerdir.

 

Kimi din adına, kimi soyluluk adına, kimi askeri güç adına, halk yığınlarını sömürürken, çağımızda demokrasi denilenkapitalist sömürü çarkında yöntem değişmiş, sömürme değişmemiştir.

 

Öylesine ki aydınlar; her dönem halk yığınlarını sindirmede susturmada ya da gerçekleri algılamasında öncü rolü oynamışlardır. Hala da oynamaktadırlar.

 

Çağdaş ve modern Türk devletinin elitleri halktan kopmuştur.

Yazılı ve görsel medyada, sıradan vatandaşın anlamayacağı anlamsız sözcüklerle, birbirlerine ne kadar entelektüel olduklarını kanıtlama yarışı içine girdiler. Hedef kitleleri sıradan vatandaş değildi ve halka ulaşmak gibi bir dertleri yoktu.

 

Din tüccarları-siyasal İslamcılar ile Cumhuriyetle hesabı olanlar ise, vatandaşın anlayacağı tarzda sade, basit ve anlaşılır cümlelerle halka ulaşmayı ve onların dini hassasiyetlerine hitap etmeyi bildiler.

 

Oluşan kültür; sınıf, gelenek ve din gibi öğelerden meydana gelen bir kültür karışımıdır. Eylem ve söylemleriyle bu kültür karışımının dışına düşenler ve bu karışımın kökenini anlayamayanlar kaybediyor. Bu, halkı anlama birikimi ile ilgili bir olgudur. Batı eğitimini almış ve batı kültürüyle yetişmiş, laik birisi, Batı kültürünü Türk kültürüyle bağdaştırarak halkı batının değerleriyle buluşturmayı başarabilir.

 

Bu ülkenin vatansever aydınları;

Halkın içine girerek kenar mahalle ve köy kahvelerine gidip, insanlarla sohbet etmelidir.

 

Köy öğretmeni ve cami imamlarıyla konuşmalıdır.

Mahalle esnafının düşüncelerini öğrenmelidir.

 

Siyasal İslamcılar tarafından hiç aksatılmadan düzenlenen ev sohbetlerinde neler konuşulduğunu ve ev hanımlarına nasıl ulaşıldığını gözlemlemelidir.

 

Ayrıca, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya da, İran, Mısır, Fas, Cezayir, Tunus, Pakistan, Afganistan ve Endonezya gibi Müslüman ülkelerde radikal İslamcıların halkı nasıl yanlarına çektiklerini, yönetimlere nasıl nüfuz ettiklerini ve din adına yapılan katliamları okumalıdır. Türkiye de uygulanan yöntemlerle örtüştüğü alanları bilmelidir.

 

Televizyonlarda ve mitinglerde, kahrolsun şeriat yaşasın laiklik diye bağıran sözüm ona Atatürkçü elit, Cumhuriyeti koruduğunu zannediyor.

 

Bildiğiniz gibi şeriatın lügat anlamı hukuk demektir. Fakat kenar mahalle ve köy kahvelerindeki sıradan vatandaşla konuştuğunuz zaman, Beyim şeriat demek İslam ve kuran-ı Kerim demektir. Bu dinsiz laikler benim dinime küfrediyor, diyorlar. Vatandaşın kafasında bu algıyı yarattıktan sonra, bu halkın laik Cumhuriyete sahip çıkmasını nasıl bekleriz?

 

İnsanların din ve inanç özgürlüğüne saygılı olarak Laikliği ve laik Cumhuriyeti savunmak bu mudur? Bu mütedeyyin dindar sıradan vatandaşı laikliğe ve laik Cumhuriyete düşman etmez mi? Din tüccarlarının ekmeğine yağ sürmez mi? Böyle çağdaşlık mı olur?

 

Yine bu ülkenin insanları, İslam ve Allah adı kullanılarak aldatılıyor.

Helal gıda, helal giyim, helal evlilik sitesi ve helal seks mağazası gibi akla hayale gelmedik her alanda dini değerler ve semboller fütursuzca istismar edilİYOR..

 

Gazetecisi, akademisyeni masalarından kalkıp, odalarından çıkıp halkla iç içe olmalıdır.

Her şeyi ben bilirim havasını bırakıp, büyüklük kompleksinden sıyrılmalıdır.

Halkın değerleriyle bütünleşmek, ve çağdaş bilime dayalı değerleri anlatmak, öğretmek sorumluluğundadır.

 

Günün Sözü: Kişiliği gelişmemiş, eğitimle robotlaştırılanların yönetici olması, bir toplum ve devlet için felakettir.



Bu yazı 1,005 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ekim 2018 İKTİDAR SAVAŞI VE PROPAGANDA
    • 9 Ekim 2018 SİYASAL/EKONOMİK ŞEKİLLENDİRME
    • 1 Ekim 2018 ABD-NATO VE TÜRKİYE
    • 4 Aralık 2017 ÖVÜLENLER, ELEŞTİRENLER, SUÇLANANLAR KİM NE?
    • 29 Ağustos 2017 Mikrodalga ile Beyin Kontrolü
    • 21 Ağustos 2017 Kimler Neleri Tartışıyor
    • 14 Ağustos 2017 Egemenlik Duygusu Stratejik Aldatma ve Yanıltma
    • 7 Ağustos 2017 Sinsi Hainler ve Robotlaştırılanlar
    • 31 Temmuz 2017 Mürteciler Yobazlık ve Kimlik Parçalanması
    • 24 Temmuz 2017 Sapkın İslamcı araplarçıların Çığırtkanlığı
    • 17 Temmuz 2017 Ders Almasını Bilmek
    • 10 Temmuz 2017 Güveni İstismar Edenler
    • 3 Temmuz 2017 Kirletilen Solan Adalet
    • 29 Haziran 2017 Küresel Odaklar ve Türkiye
    • 19 Haziran 2017 Çığırtkanlar Güven ve Umut
    • 12 Haziran 2017 Yalan Rüzgarı, Kin, Nefret Fırtınası
    • 5 Haziran 2017 Vahhabi Selefi Haşhaşiler Zihniyeti ve Türkiye
    • 29 Mayıs 2017 Bilgi Algı Medya Hukuk
    • 22 Mayıs 2017 Duyarlı Olmak Ama Neden Nelere?
    • 15 Mayıs 2017 Kuklalar Görevliler ve Karar Vericiler

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,661 µs