Türk ordusunu yıpratmanın bu topraklarda İslami referansı yoktur. Sözüm burada net, kesin ve keskindir. Devlet bizim, nöbet bizim, ordu bizimdir. Burada hiç lafı kaydırmadan diyebilirim ki; ben burada hakkımda ne denirse denilsin ordumdan yana tarafım…
Ben’ Allah ordumuza zeval vermesin’ diye dua eden bir ailenin çocuğu olmaktan bütün samimiyetimle gurur duyuyorum.
Son zamanlarda Türk ordusunu yalnızlaştırmak için yapılan psikolojik harp çalışmalarını elimin, zihnimin ve yüreğimin tersiyle geri itiyorum. Ortada bir bilgi kirliliği olmadığını aklı ve vicdanı yerinde hiç kimse iddia edemez.
‘’Size bir fâsık bir haber getirdiğinde, haberin doğruluğundan emin olmadan harekete geçmeyin’’ diye bir ölçümüz var bizim… Salim kafayla durup yeniden bir düşündüğümüzde görüyoruz ki; at izinin it izine karıştığı bir zemin üzerinde yürüyoruz. Bütün tartışma ve iddiaları bir kenarda tutup, bir gerçeğin altını kalın harflerle çizelim: Bu devlete ve bu orduya sahip çıkacak olan o ‘’çelik çekirdek’’ Müslüman Türk gençliğinden başkası değildir. Bahse konu Müslüman Türk gençliği, milli görüş ekseninde ifadesini bulup somutlaşmıştır.
Dünyayı kan gölüne çeviren ırkçı emperyalizme karşı milli bir refleks oluşturmak için Türk ordusunun milli görüşe, milli görüşün Türk ordusuna sahip çıkma mecburiyeti vardır. Artık saflar çatlıyor ve giderek daha keskin şekilde yarılıyor, mücadele ise hak ve batıl arasında olacaktır. Ağzı dualı Müslümanların hattı müdafayı değil, sathı müdafayı esas almak gibi bir zorunlulukları var. O satıh bize göre bütün dünyadır. Emperyalist saldırılar karşısında dünyanın bütün topraklarını savunmak; bu gün bütün Müslümanlar üzerine farz-ı ayn mesabesindedir.
Şimdi hiç kimse son günlerde silahlı kuvvetlerimizle alakalı tartışmaların, din eksenli bir tartışma olduğuna beni inandıramaz. Lafı daha fazla sündürmeden söyleyelim ki tadı kaçmasın: Bu topraklar üzerinde cemaatçilik yerine istihbaratçılık oynamaya kalkışırsanız, dini masumiyetinizi bütünüyle kaybedersiniz. Oysa güce tapınmayı adet edinen yığınlar karşısında gerçeği bütün çıplaklığıyla konuşmak bir Müslüman’ın en birinci sorumluluğudur. Gerçeği yüksek sesle konuşmak gerekirse hiç kimse benden kendi orduma karşı suizan beslememi beklememelidir. Bizim okuduğumuz dini metinlerden elde ettiğimiz sonuç şudur ki; Müslüman, bütünüyle keskin bir feraset sahibi olmalıdır. Kendi aklımızla düşünelim ve kendi vicdanımıza soralım:
Türk ordusuna karşı cüretkâr çıkışlar yapanlar, bu cesareti kimlerden almaktadır?
Amerikan istihbarat örgütlerinin desteği olmadan Türk ordusu içinden bilgi çalmak mümkün müdür?
Düne kadar siyasetten şeytandan kaçarcasına kaçanların bu gün siyasetin ve istihbaratın tam göbeğine oturmaları ne mana ifade eder?
Ergenekon benzeri hiçbir yasadışı ve yasa içi militarist örgütlenmeyle hiçbir bağım olmadığı için, dil ıslak ağızda kolay döner misali rahat konuşma şansına sahibim. Türk ordusu içinde gayri kanuni olarak bir takım örgütlenmeler içine girenler olmuşsa bunun yargılamasını yine askeri mahkemeler yapacaktır, ama Türk ordusunun bizzat manevi şahsiyetini hedef alan saldırılara karşı Müslüman bir Türk vatandaşı olarak görevimiz, bütün hassasiyetimizi orta yere koyarak ordumuza sahip çıkmaktır. Bu arada Türk ordusunu savunan herkesi postal yalamakla suçlayan zevata küçük bir hatırlatmada bulunalım ki; sizin yaladığınız postallar Irakta, Filistin’de ve Afganistan’da kana batmıştır…
Kendi halinde zikir çeken, ibadetini yapan cemaat ve tarikatlarımızın başımızın üzerinde yeri varken, uluslar arası istihbarat örgütleriyle gayri meşru ilişkilere girip, istihbarat oyunlarının taşeronluğunu yapmaya kalkışan cemaat ve hoca artıklarına saygı duymama hakkımı saklı tutuyorum.
Tekrar tekrar ifade edeyim ki; Türk ordusunu yıpratmanın bu topraklar üzerinde İslami bir referansı yoktur. İslam’dan böyle bir referans çıkarmaya çalışanlar Hocaefendi değil, istihbaratçıdır… Unutmayalım ki; başkasının yumruğuyla kendi ordusunu dövmeye çalışanlar, bu milletin engin basireti karşısında yenilmeye mahkumdur.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle