Karadeniz’de güçlü bir milli damarın varlığını hiç kimse inkâr edemez. Karadeniz insanı vatanı milleti dini ve devleti söz konusu olduğunda her zaman için başarılı bir sınav vermiştir. Bu milli hassasiyetin kökleri çok derinlerdedir. Bir takım sosyolojik tahliller yapan zevatın zannettiği gibi kolay etki altında kalmamız değil, aileden aldığımız terbiye bunu gerektiriyor. Bizler ordumuzu kutsal bilmiş ona göre de hayatımızda önemli bir yerde tutmuşuz. Ordu-millet olmamızın bunda ne derece etkisi var bilemeyiz ama bu bizim sosyal dokumuzun bir gerçeği.
Derinlikli felsefi çıkarımlar yapmak gibi bir niyetim yok. Var olan bir fotoğrafı gördüğüm kadarıyla yorumlamak istiyorum ki bana göre bu bütün felsefi laklaktan daha etkili ve gerçekçi olacaktır. Trabzon’un Köprübaşı ilçesinde gördüğüm ve bizzat şahit olduğum bir şey var ki bizim en güzel hikâyelerimiz asker hikâyeleridir. Hem dinine hem devletine sadakatle bağlı bir topluluk yaşar bu mütevazı ilçede… Türkülerimiz asker türküleridir ve ağıt değil kahramanlık türküleridir bizim asker türkülerimiz.
Askerlik olgusu dinle birebir irtibatlıdır bizim geldiğimiz gelenekte. Askerlik yapmayana kız vermezler gibi klasik geyiklerin ötesindedir benim bahsini ettiğim. Askerliğe kutsallık izafe edilen bu kültürde sanıldığının aksine militarist ya da faşist bir durum mevzu bahis değil, tam aksine insanî ve vicdanî tarafı ağır basan bir şeydir bu. Biz ordumuzu askerimizi severken samimi duygularla bizim ordumuz bizim askerimiz olduğu için severiz. Sebep öyle uzaklarda değildir az biraz mantık kullanan biri bu sorunun cevabını mutlaka bulacaktır. Rus işgalini yaşamış bölgede Türk askeri her zaman baş tacı edilmiştir, bundan sonra da baş tacı edilecektir.
Rus işgalinin yaşandığı yıllar kuşaktan kuşağa aktarılarak anlatılır. Allah bir daha öyle kara günler göstermesin diye dua edilir. Erkeklerin asker olduğu o savaş yıllarında işgal acı ve korkusunu en canlı şekilde duyan yaşayan kadınların anlattıkları çok daha manidardır. Annem ve babamdan duyduğum çok güzel ve bir o kadar düşündürücü bir geleneği anlatmak belki bu yazının temel amacı olarak düşünülmeli.
Anamın anlattığına göre eskiden köyümüzde yaşlı kadınlar keselerinde biriktirdiği paralarını askere giden gençlere verirmiş. ‘’Askerde nöbet tutmak dünyada yapılabilecek en büyük sevaptır bu parayı al benim için nöbet tut’’ derlermiş. Benim için nöbet tut deyip gençlere para veren bu yaşlı teyzelerin imanını tartışmaya açamayacağımıza göre burada altı çok kalın çizgilerle çizilmesi gereken bir gerçekle yüz yüze kalıyoruz. Bu topraklarda askeriyle manevi irtibat kuran yaşlı teyzeler yine var. Her namaz sonrasında ordusuna dua eden bu yüzü nurlu ağzı dualı teyzelerin yüzü suyu hürmetine ordumuz dimdik ayakta milletimiz hür ve bağımsız yaşıyor.
Askerde hile hurda işler yapanların sivil hayatta asla başarılı olamayacağına inanılan bir bölge bizim köyümüz. Askerin bedduası tutar ve asla askerine yanlış yapanların iki yakası bir araya gelmez. Gelen her şehit haberi yüreklere ateş gibi düşer, dualarla Fatihalarla askerler uğurlanır. Bu milli derinliğin farkına varamayanlar, Karadeniz bölgemizdeki milli damarı başka şekilde yorumlamaya çalışıyor. Bu tarihi arka planı dikkate almadan yapılacak her yorum askıda kalmaya mahkûmdur. Nöbet tutan askerimizle köydeki teyze arasındaki bu manevî bağ hala daha çok kuvvetlidir. Bereket versin ki bu yaşlı teyzeler okuma yazma bilmiyor ve ordu ve devlet düşmanı gazete ve dergileri okumuyor. Bu ülkede bazı cahillikler ancak ilimle mümkün oluyor.
Karadeniz kadınları devleti ve milleti için dua nöbetinde durdukça, devlet bizim nöbet bizim dedikçe hiçbir şeyden korkmuyorum. Derin devlet derin millet dediğimiz işte bu yaşlı teyzelerdir. Onlar Türk milletinin sivil generalleri… Bu teyzeler duayı eksik etmiyor:‘’Allah(cc.) ordumuza zeval vermesin…’’
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle