İçinden geçtiğimiz bu hassas dönemde İçişleri Bakanlığı koltuğunda nenem gibi bir adamın olması yaşadığımız en büyük talihsizliktir. İçişleri Bakanlığı gibi icracı bir bakanlıkta bu kadar pasif bir adamın durması memleketimiz açısından geri dönülemez kayıplara da yol açmaktadır.
Diyanetten ya da aileden sorumlu bakanlıkta nur yüzlü bir ihtiyar normal kabul edilebilir ama Allah aşkına bir durun düşünün İçişleri gibi polisleri kolluk kuvvetlerini emri altında tutan bir adamın bu kadar pasif olması hangi akla hizmet kabul edilebilir. Habur’da yaşanan fiyaskoyu da bir gözünüzün önünde canlandırın ve yeniden bir başka gözle benin baktığım bu yerden bakmaya çalışın. Sizce de İçişleri Bakanı sevimli bir ihtiyar mı olmalı yoksa Sadettin Tantan gibi ya da onun ayarında demir yumruk biri mi?
Avrupa mavrupa hikâye kardeşim bizim ülkemizin kendine özgü şartları var ve bu şartlar bizi bazı şeylerde geri durmaya zorluyor. Avrupa’ya uyum sağlayacağız diye hep yumruk yiyen biz oluyoruz. Şehit veren, sakat kalan sürünen çırpınan… Buna karşı hiçbir şekilde karşımızdaki insanlarda merhamet insaf vicdan yok… Ne diyor gavur ‘’More insaf be…
Açılımda yetkili bakan olarak dolaştı turistik geziler gibi eli boş dolaştı dolaştı geri kürkçü dükkânına döndü. Devlet ciddiyet ister, birilerinin iki dudağı arasında olunca bakanlık milletvekilliği biz böyle ölmeye sonradan da şikâyetçi olup mızmızlanmaya devam edeceğiz.
Mecelle komisyonu başkanı Ahmet Cevdet Paşa adaleti tarif ederken ‘eşyayı kendi yerine koymaktır ‘der. Herkesi kendi konumunda kendi yerinde istihdam etmek gerekiyor. Kendi yerinde istihdam edilmeyen şahıslar etraflarıyla kan uyuşmazlığına düşüyor. Bir kere polis teşkilatını yeterince tanımayan birinin bu göreve getirilmesi çok çok zorlama bir iş olmuştur ki büyük bir hatanın başlangıç kısmı burası. Yanlış iliklenen gömlek düğmeleri gibi hatalar zinciri devam ediyor ondan sonra.
İkinci husus adam profesör olabilir ama İçişleri Bakanlığı gibi kritik bir görevin üstesinden gelebilecek mayaya sahip mi değil… Üniversitede durması eğitim alanında daha verimli işler yapması gereken birini tutup milletvekili ve bakan yaparsanız olacağı işte budur ne ileri gitmesi artık mümkündür ne geri dönmesi… Yaptığı kar suyundan çorbadır ne yenilir ne yutulur…
Normal bir dönemde olsa neyse dersin idare edersin ama açılım gibi çok hassas bir konu önümüzde dururken Beşir Atalay gibi pasif birinin bakan olması akıl alacak iş değil. Üstelik açılımdan sorumlu bakan olarak da görevlendirilmesi olayın üstüne tüy dikmekten başka bir şey değil.
Bir kere mevzu açılımsa elinizin altında kullanabileceğiniz çok daha rahat imkânlar var mesela Abdülkadir Aksu… Veya Hüseyin Çelik, Mir Dengir Mehmet Fırat gibi Kürtlerin halini dilini anlayan, Kürtlerin de sözünü ezmeyeceği itibarlı bir isim açılımdan sorumlu koordinatör bakan olabilirdi. Bu gibi hassas dönemlerde Abdülkadir Aksu gibi kilidi açabilecek, anahtar roller oynayabilecek adamları isteseniz de kızağa çekme şansınız yoktur. Açılım sadece içişlerini ilgilendiren bir mevzu değil ki Beşir Atalay’a taşıyamayacağı bir yükü yüklüyorsunuz. Onun omuzları da bu yükün ağırlığı altında eziliyor.
Şimdi ne yaparsanız yapın elinize yüzünüze bulaştırdınız fırsatı kaçırdınız laf üretme gayretindesiniz. Vaktinde doğru tercihleri yapmış olsaydınız şimdi açılım konusu da terör konusu da hiç bu kadar içinden çıkılamaz hale gelmeyebilirdi. Taş yerinde ağırdır bölgede kendi ağırlığı olan adamları kızağa çekerseniz onlar da pasif kalarak aktif müdahalede bulunmayarak elinizi kolunuzu bağlar. Kabuğundan yakalanan yengeç hareket etme şansını kaybeder. Hükümetimizin Beşir Atalay konusunda içine düştüğü acınası hal tam bir yengeç tutulmasıdır ki kolay kolay çaresi yok.
İçişleri Bakanlığı koltuğunda ya demir yumruk biri (Sadettin Tantan gibi) ya da her kesimin saygı duyacağı ağırlığı olan biri olmalıdır. Mülayim, halim selim biri içişleri koltuğunda kendini sevdiriyor ama kimseyi korkutmuyor. Bulunduğu koltuğu dolduracak adamakıllı bir içişleri bakanı bulamazsak çok daha ağlayacağız, giden canlar hep bizden gidecek. İçişleri koltuğu nenem gibi birine kusura bakmayın biraz büyük geliyor…
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle