BARAN TUNCER'İN KALEMİNDEN: AKLIMDA KALANLAR
4 Şubat 2014 23:46 tsi
Devlet Planlama Teşkilatında İktisadi Planlama Dairesi Başkanlığı, Sadi Irmak kabinesinde bakanlık gibi birçok görevde bulunan Prof. Dr. Baran Tuncer, anılarını, gördüklerini ve tecrübelerini Aklımda Kalanlar adıyla kitaplaştırdı.
Baran Tuncerin kaleminden: Aklımda Kalanlar
Devlet Planlama Teşkilatında İktisadi Planlama Dairesi Başkanlığı, Sadi Irmak kabinesinde bakanlık gibi birçok görevde bulunan Prof. Dr. Baran Tuncer, anılarını, gördüklerini ve tecrübelerini Aklımda Kalanlar adıyla kitaplaştırdı.
Kitabında yaşamından bazı bölümleri yansıtan Tuncer, değişik kurum ve kuruluşlarda, çalışma hayatında gördüklerini eleştirel bir dille, olayların insan yanına ağırlık vererek anlatıyor. Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olan Tuncer bu kurumda ve Boğaziçi Üniversitesinde ekonomi dalında öğretim üyeliği yaptı. Yale ve Minnesota üniversitelerinde araştırmacı ve misafir profesör olarak çalışmış bir isim.
Dünya Bankasında görev yaparken çeşitli Afrika, Uzak Doğu ve Latin Amerika ülkelerini yakından tanıma fırsatı bulan Baran Tuncer, Eczacıbaşı Holding, İş Bankası ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası yönetim kurullarında görev almış.
Bir süre başkanlığını yaptığı Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfında halen yönetim kurulu üyesi olan Tuncer, birlikte çalıştığı siyasetçilerin bilinmeyen yönlerini başta İsmet İnönü olmak üzere kitabında renkli bir dille anlatıyor. Türk Siyasi tarihinin son 60 yılına damga vuran olayları gözlemleyerek aktarıyor.
OLAYLARA İNSAN YÖNÜYLE YAKLAŞTIM
Baran Tuncer, kitabı kalem alış öyküsünde, Başlangıçta, yazacaklarımı bir kitaba dönüştürmek gibi bir niyet ve hevesim yoktu. Amacım geçmişte yaşadıklarımı kağıt üzerine dökerek, daha çok genç nesil aile bireyleri ve yakınlarımla paylaşmaktı. Mutlaka herkesin anlatacak bir hikayesi olduğuna inanırım. Burada anlatılanları alışılmış anlamda bir hayat hikayesi olarak algılamanın doğru olmayacağı kanısındayım. Daha çok yapmaya çalıştığım, yaşamımdan bazı kesitler alıp başımdan geçenleri anlatmak oldu. Aklımda kalanları yazıya dökerken olaylara daha çok insan yönüyle yaklaşmak istedim. Olayların ilginç, hatta bazen eğlenceli bulduğum yönlerini ön plana çıkartmaya çalıştım. Başka yerlerde de yazılan, herkesin bildiği şeyleri yazmaktan kaçındım diyor.
Tuncer, kitabında yaklaşık altmış yıllık uzun bir dönemi anlatıyor. Ekonomik ve sosyal gelişmeler, ülkenin değişen siyasal yapısı, buna paralel olarak değişen insan yapısı bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor.
Tıpkı bir zaman tüneli benzeri yolcuğa çıkıyor insan kitapta. Ülkenin ve kurumlarının nereden nereye geldiğine tanık olunuyor
1950ler, 60lar, 70ler, 80ler, 980lar ve 2000ler
Siyasal ve ekonomik krizler, kırılmalar, geriye gidişler, buhranlar
Avrupa Ortak Pazarına ortak üye olarak başlanan ve hep bir umutla beklenen Türkiyenin Avrupa Birliği üyeliği süreci
Öte yandan, küreselleşme diye adlandırılan süreçle zorlanan ulusal sınırlar, şekillenen ekonomiler, derinden etkilenen insan yaşamı
Bu hızlı değişim ortamında yönünü bulmaya çalışan bir Türkiye
BU GİDİŞATTAN RAHATSIZLIK DUYANLARIN SAYISI ARTIYOR
Türkiyenin AKP iktidarıyla birlikte son 11 yıllık değişimine de değiniyor Tuncer. Ve şöyle anlatıyor bu dönemi:
Son on yılda Türkiyenin yalnız siyasal değil, fakat sosyal yaşamında da önemli değişiklikler olduğu gerçek. Daha çok taşra kökenli, muhafazakar eğilimli, iktidara yakın iş çevreleri son yıllarda ekonomi ve siyaset üzerindeki hakimiyetini arttırmış durumda. Geçmişe dönüp baktığımda, Atatürk devrim ve ilkelerine inanmış, onlara gönülden bağlı kesimlerin toplum içindeki etkinliklerini giderek kaybettiklerini görmemek mümkün değil.
Özellikle son on yıldır bütün kurumlar bu değişimin etkisi altında.
Yasamada, yargıda ve yürütmede, hemen bütün devlet kurumlarında kadrolar söz konusu değişime destek olan kişilere öncelik verilecek biçimde şekillendiriliyor.
Uzun yıllar sinmiş gibi görünen, Cumhuriyet Devrimlerini benimseyemeyen eğilimler, içinde yaşadığımız yıllarda su yüzüne çıkmış gözüküyor. Dini yalnız toplum yaşamında değil, aynı zamanda devlet yönetiminde de ön plana çıkartma çabaları bugün her zaman olduğundan daha büyük güç kazanmış durumda. Karşı devrim diye adlandırılan bu gidişten rahatsızlık duyanların sayısı giderek artıyor. En azından bu insanlar huzursuzluklarını daha yüksek sesle belirtmeye başladı. Burada yine daha geniş alanda özgürlük isteyen, yaşam biçimlerine müdahale edilmesinden hoşlanmayan, kendileri ile ilgili kararların otoriteler tarafından onlara dayatılmasına karşı çıkan genç bir kesimin öne çıktığı görülüyor. Siber dünyanın sunduklarını çok iyi bilen ve uygulayan bu genç neslin ülkenin geleceğinde söz sahibi olmak isteyeceklerine kesin gözle bakıyorum.
Tecrübeli bir ismin kaleminden dökülenler var Aklımda Kalanlarda. İlgiyle okuyacağınız düşünüyoruz bu kitabı
Baran Tuncer, Aklımda Kalanlar, Tarihçi Kitabevi, 440 s.
Bu haber 1,041 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle