Mahallemizin adı; “Anadolu Mahallesi”…
Mahallede uzunca bir süre önce ufak ufak hırsızlık olayları başlamış ve hemen hemen tüm mahalleli de bundan muzdarip olmuş.
Şebeke, önceleri eleman temini amacıyla mahalledeki bazı garibanları zorla kaçırarak şebekeye kazandırmış.
Hırsızlık olayları devam etmesine rağmen, dönemin mahalle muhtarı, “3-5 hırsız” diyerek konunun üzerinde pek de durmamış.
Gel zaman git zaman derken şebeke, hırsızlık faaliyetlerini arttırmış ve artık mahalle karakolu da önlem almaya, özellikle geceleri mahalle aralarında dolaşmaya başlamış.
Karakol polisi ve bekçileri, hırsızlardan bazılarını iş üstünde yakalayarak kodese tıkmış.
Önceleri kendileri de rahatsız olan, ancak hırsız olan çocukları kodese tıkılması nedeniyle mahallelilerden bazıları, ne de olsa kendi çocukları, zaman içerisinde çocuklarına “destek olmaya”, karakola ise “gıcık kapmaya” başlamışlar.
Alınan destek ile hırsızlık olayları giderek artarken, buna paralel olarak iş üstünde yakalamalar da giderek artmış.
Bir gün, bu şebekenin lideri olarak bilinen hırsız, uzak bir başka mahallenin “İhtiyar Heyeti” tarafından, yine uzak başka bir mahallede olmak üzere yakalanarak “Anadolu Mahallesi Muhtarlığı”na tutanakla teslim edilmiş.
Mahallelinin büyük bölümü “huzura kavuştuk” diye düşünerek sevinirken, geri kalanlarını da bir hüzün kaplamış.
Şebekenin yakalanan liderinin ilk sözü “Hizmetinizdeyim”, çok daha sonraki ise “Artık hırsızlıktan vaz geçtim” olmuş.
Huzurla geçen belli bir süre sonrasında mahallede ufak ufak hırsızlık olayları yeniden başlamış. Olaylar ve yakalanmalar birbirini kovalamış. Bu arada şebekenin yakalanan ve yakalanmayan üyelerinin aileleri de şebekeye olan desteklerini giderek arttırmışlar.
Derken, harala gürele geçen günlerin birinde, sırf kodesten çıkabilmek için ağız değiştiren kodesteki lider; “Şebekeyi bu işten bir tek ben vaz geçiririm, ama önce beni şu kodesten çıkartmanız lazım, aksi taktirde cıs” diyerek, mahallenin tümünü, her ne hikmetse (!) tehdit etmeye “ben olmazsam olmaz” demeye başlamış.
Bir kısım mahalleli bu tehdide karşılık, ister korku deyin, ister bıkkınlık, ister cehalet, “Olabilir aslında, yeter ki şu hırsızlık olayları bir son bulsun” diyerek fikir beyan etmeye, kendi aralarında toplantılar yapmaya, komşularını da ikna etmeye özel çaba sarf etmişler.
Derken bir de ne görseler iyi, karşılarında “Dağlıca”, “Aktütün” ve son olarak “Çukurca” kanlı soygunları…
“Allah Allah neler oluyor!” diyerek tekrar yatmışlar “Kış uykusu”na…
Hikâye de burada bitmiş, kalın sağlıcakla…
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle