En Sıcak Konular

Sabahattin Talu

Düşünü-Yorum
Sabahattin Talu
12 Temmuz 2010

Sorun’u Kim ve Nasıl Çözer?



Neredeyse tamamımızın maalesef ki “Kürt Sorunu” olarak adlandırmasına rağmen, sorun’un gerçek adı; “PKK ve PKK’lı Kürtlerden kaynaklı sorun”dur ve çözümü hiç de kolay değildir. Neden değildir? Çünkü sorunun çözümü, sadece Öcalan ve bugüne kadar çoğunlukta olmalarına rağmen taşın altına elini bir türlü sokmayan/sokamayan, sürekli sessiz ve beklemede kalan, amiyane tabirle zurnanın çıkarttığı o son sesi bekleyen “PKK’lı olmayan Kürtler”dedir. Öcalan derse ki; “Artık bu işten vazgeçmeliyiz. Artık kan akmasın. Dağdakiler gelip teslim olsunlar. Kana bulaşanlar cezalarını çeker, diğerleri de yeni bir hayata başlarlar. Ben önemli değilim, şartlarım biraz düzeltilirse ömrümün geri kalanını burada sürdürürüm. Devlet de bu konuda daha hoş görülü olursa barış süreci hızlanır”, işte o zaman terör tam olarak bitmese de son derece minimize olur. Kürtçülük biter mi? Bitmez, ancak azalan oranda devam eder. Öcalan, böyle bir şey söyler mi? Asla söylemez. Çünkü, son 11 yıllık yaşanan/yaşatılan İmralı tecrübesi, Öcalan’ın, soyadı ile adeta özdeşleştiğini göstermektedir. Öcalan, kendisine tutsaklık yaşatan Türkiye’den öç almaktadır. Eşi şehit olan Kardelen Elif’’in törende PKK için sarf ettiği; “Ben de Kürdüm. Sen kim oluyorsun da beni temsil ettiğin iddiasıyla benim hakkımı benim yerime güya savunmaya kalkıyorsun!” karşı çıkış, isyan ediş çığlığı, aslında çözümün tek adresini göstermektedir. Yani top; PKK’lı olmayan sessiz Kürtlerdedir. Ne açılım, ne süper veya mega açılım, ne askeri operasyonlar, ne ekonomik yatırımlar, ne eğitim, ne sosyal ve kültürel haklar, ne tek başlarına ve ne de hepsi birlikte olmak üzere, sorunu asla çözmez, çözemez, mümkün de değildir. Top Kürtlerdedir de, “Acaba o sessiz Kürtler bunun farkında mıdırlar?”, hemen arkasından da “Farkındalar ise bu tarihi sorumluluğu alırlar mı?” sorularını sormak gerekir. Örgütün en büyük amaçlarından, öncelikli hedeflerinden, olmazsa olmazlarından biri, belki de en önemlisi taraftar kitlesini artırmaktır. Kitle desteğinden yoksun hiçbir örgüt asla yaşayamaz, bunu bilirler. Dolayısıyla, bir Türk-Kürt çatışması yaratarak, kendilerince atıl veya pasif konumdaki Kürtleri de saflarına çekmek/katmak, PKK’nın en temel stratejisidir. Olası (Kahrolası) bir Kürt-Türk çatışması, sadece ve sadece örgütün işine gelir, zararı ise tüm Türkiye Türk’üyle, Kürt’üyle, kanıyla, canıyla öder, ödemek zorunda kalır. Sivillere yönelik gelişen eylemler, başta İstanbul olmak üzere batı bölgelerindeki araç yakmalar, molotoflamalar, gösteriler, çatışmalar, Kürtçü kesimce yapılan radikal söylemler, aleni tehditler kamuoyunda belli tepkilere yol açmış, son dönemde artan şehit haberleri de sabır bardağının ister istemez giderek dolmasına ve ne yazık ki bazen de istenmeyen, arzu edilmeyen son derece tehlikeli olay ve durumlara sebebiyet vermiştir/vermektedir. Hürriyet Gazetesi Başyazarı Ertuğrul Özkök tarafından başlatılmış olan “Birlikte yaşam” tartışması, belki de geç kalınmış bir tartışma olmasına rağmen, en azından bir başlangıç olarak değerlendirilmelidir. Değerlendirilmelidir, çünkü birlikte yaşam asla bir “mecburiyet” gibi görülmemeli, daha çok “isteğe ve kararlığa” bakılmalıdır. Kimse kimseyle birlikte yaşamak zorunda değildir, bunun zorla olması da, sonucu asla değiştirmez/değiştiremez. Birlikte yaşam, tarafların her ikisinin de birlikte tercihiyle, gönüllülüğüyle gelişir, güzelleşir. Aksi; kaçınılmaz sonuçtur. Öcalan’ın “Artık bölmekten vazgeçtim” söylemi, yakalandığı 1999’dan sonra (2009’da) mecburiyetten dile getirilmiş bir söylemdir, ki aksinin beklenmesi tuhaflık, buna inanmak ise zaten büyük saflık olur. Dayatmaya çalışılan, hatta şart koşulan ve tamamen “ayrılığı” anlatan “Demokratik Özerklik” talebi, bunun tam da bir kanıtıdır. Sonuç olarak denebilir ki; taraflardan diğerinin, yani Türklerin de artık ayrılığı, ayrılıkçı Kürtler gibi düşünür ve hatta ister hale gelmesi, herkesten çok o sessiz Kürtleri, batıda işinde gücünde yaşayan Kürtleri, üstündeki soğuk kar kütlesini bir türlü üzerinden atamayan/atmayan, delmeyen/delemeyen yaklaşık 3’te 2 çoğunluğa sahip Kürtleri etkiler. Top kimsede değil, sadece ve sadece sessiz Kürtlerde, yani bugüne kadar maalesef elini bir türlü taşa dahi yaklaştırmayan Kardelemeyen’lerdedir.

Bu yazı 1,529 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Şubat 2012 Demokrasi Getirmek!
    • 13 Ocak 2012 Sıra SURİYE’de mİ?
    • 29 Aralık 2011 Düşmanımın Düşmanı Dostumdur
    • 22 Aralık 2011 Canlı Kalkan
    • 8 Aralık 2011 ROJ TV, Gören Gözlere Kel'i Gösteriyor
    • 2 Aralık 2011 Kürt Sorunu’nun Çözümüne İlişkin Beyin Jimnastiği
    • 24 Kasım 2011 KCK Ve Asrın Hukuk Bürosu
    • 17 Kasım 2011 Çözüm mü Dediniz!
    • 11 Kasım 2011 Ne Çare (N.Ç.)
    • 28 Ekim 2011 Sen Olma Haslanım Cemal
    • 27 Ekim 2011 PKK Terörü ve Van Depremi
    • 21 Ekim 2011 Hırsızlık Şebekesi
    • 14 Ekim 2011 Kürtçülere Sorulması Gereken Sorular
    • 7 Ekim 2011 Artık Şuna Net Olarak İnanıyorum
    • 4 Ekim 2011 Barışı Kim İstemez?
    • 23 Eylül 2011 BİR MAÇ NASIL KAZANILIR?
    • 14 Eylül 2011 Analar Ağlamasın da!
    • 8 Eylül 2011 Artık Bir Karar Verin!
    • 26 Ağustos 2011 Cılız Da Olsa İlk Kez Farklı Bir Ses
    • 25 Ağustos 2011 Batman’dan Bodrum’a Özerklik

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,473 µs